duran/özleyen, olduğu yerde kalır, giden/özlenen artık görülemez hâle gelene dek yerinden kıpırdayamaz; ama, özlenen de, belli aralıklarla dönüp geri bakar (özlenen hâlâ orada duruyor mu diye değil; özleyenin hâlâ orada durduğunu bildiğinden)
"ondan sonra kaç kişi oldu?" diye sordu.
"fazla değil. hepsi kısa sürdü. hem erkekler hem kadınlar."
"neden?"
"belki hiçbir zaman kontrolü tamamen bırakıp kendimi başkasına kaptıramadığım içindir. bir anlık tutkudan sonra hep bağımsızlığıma dönüyorum."
"onu hâlâ düşünüyorsun değil mi?"
başımı sallayarak yanıt verdim çünkü evet demek istememiştim.
"onu özlüyor musun?"
"yalnızken, bazen, evet. ama yaşamıma engel olmuyor, beni üzmüyor. bazen onu düşünmeden haftalar geçiyor. bazen ona bir şeyler anlatmak istiyorum ama öteliyorum, hatta kendime ötelemenin bana zevk verdiğini bile söylüyorum, belki de hiçbir zaman konuşmayacak olmamıza rağmen. bana her şeyi o öğretti."