Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Geleneksel Perşembe Kahvaltısı ))
Aman tanrım, nerdeyim ben. Hay amına koyiyim… Ben bu odayı daha önce hiç görmedim… düşün Davie, düşün. Dilimi damağımdan ayırmaya yetecek kadar tükürük salgılayamıyorum. Seni salak… seni göt… seni… bi daha asla. HASİKTİR… HAYIR… lütfen. Hayır, amına koyiyim, olamaz, HAYIR… Lütfen. Bu benim başıma gelmesin. Lütfen. Kesinlikle hayır. Kesinlikle
- Soran Olursa, Geceye, Huzura, Şarkılara Karıştı Dersiniz -
Gecenin insana huzur vermesi güzeldir. Saatleri saymaz insan, hemen sabah olsun istemez, keşmekeşlikten uzak olmak ister, gece insanı ayakta tutmaya tek başına yeter. Lezzetli ve kaliteli geceyi yaşayan insan sayısı, yalnızca gündüzü yaşayan insan sayısına göre daha az olduğundan olsa gerek geceyi yaşayan insana kendini daha yalnız ve daha özel
Reklam
İyi Okumalar dilerim
Selamün aleyküm değerli okurlar Wattpad e yazdığım kitabı sizler de okuyun diye buraya yazdım kitap değil bu hayatınıza bir nebze de olsa dokunmak için böyle bir kitap yazdım okuyup değerli yorumlarınızı bekliyorum değerli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ediyorum ☺️ BİR ENGELLİNİN EVLİLİK HAYATI Her sağlıklı birey gibi engelli
Hoparlörü eline alan bir sanatçıdan daha güzeldi sahneyi büyüleyen sesin. Solmaya yüz tutmuş gecelerimi güzelleştiren şeydi büyüleyici sözlerin. Duygulanarak baktığım hediyen, gecelerime tanıklık eden bir servetti. Ben bilemedim kıymetini, üzülme sen sevdiğim. Konuşmalarınla Akdeniz akşamlarına öğrettin narinliğini. Kim bilir, uzaklardan gelecek
Evrensel Problem
Hız ve görsel üzerine kurulu bir çağdayız. Herkes birini bekliyor ama birbirini bekleyen kimse yok artık. Kimse aşk acısı da çekmiyor. Kimsenin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya mevzusuna geliyor konu. Derinlik kalmadı yüzeyde boğuluyoruz gibi geliyor bana çünkü çok seçenek var algısına sahibiz. Halbuki hepimiz bence benzer insanlarla aynı döngüde aynı paradoks yaşıyoruz. Kayboluyoruz gibime geliyor. Bilmiyorum mesela artık biri yakışıklı ya da güzel değilse onu tanımaya değer bile görmüyoruz. Ya evet, hepimizin sonsuz sayıda gidebileceği bir yeri var ama nerede kalacağız? Nerede kalacağız asıl problem? Esas problem bu değil mi? Bence hepimiz sanki bir şey arıyoruz ama belkide bizi zaten çoktan bulmuş olan bir şeyi arıyoruz. Kuyucaklı Yusufta şey yazıyordu: iki insanın karşılaşması kadere bağlıdır ama yan yana kalmalarını onların gayreti sağlar. Şuan filtrelerin personaların çarpıştığı bir dönemden geçiyoruz. Kimse doğallığı ile sadeliği ile parlamıyor artık.
Aytuğ Akdoğan
Aytuğ Akdoğan
Bugün Hafız Osman hattı olarak bilinen Kur'an-ı Kerîm'in de yazarı olan meşhur hattat Hafız Osman 1642 yılında dünyaya gelmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan hattat bir gün Eminönü'nden Üsküdar'a geçmek için kayığa binmişti. Üsküdar iskelesine gelince kayıkçıya para vermek için elini cebine attı ki, cebinde beş kuruş bile yok. Hemen cebinden bir parça kâğıt çıkarıp üzerine çok nefis bir Besmele-i Şerife yazıp kayıkçıya uzattı ve: — Bu besmele sana armağanım olsun. Kusura bakma yanıma para almayı unutmuşum, dedi, kayıktan inip çekti gitti. Kayıkçıya para lâzımdı. Elindeki kâğıttan pek bir şey anlamıyordu. İskeleye en yakın bir kahvehaneye girip başından geçenleri anlattı. Kayıkçının elinde besmeleyi görenler onun Hafız Osman'ın eseri olduğunu anladılar ve satın almak istediler. Kahvede bulunanlar besmele yazılı kâğıdı almak için yarış ediyorlardı. Açık artırmaya çıkardılar ve en sonunda elli altına birisi satın aldı. Her günkü kazancının belki de elli mislini kazanan kayıkçı paraları cebine koymuş sahile doğru giderken, karşıdan o adamın gelmekte olduğunu görüp kayığına buyur etti. Hafız Osman kayığa binip karşıya geçince adamın parasını çıkarıp verdi. Kayıkçı: — Efendim ne olur o besmeleden bir tane daha yazıverseniz, dediyse de Hafız Osman Üsküdar'daki arkadaşından gerekli yol parasını almıştı. — Bana bak ahbap, biz o besmeleyi sabah çektik. O senin yedi ceddine de yeter. Bir daha da çekmeyiz, deyip uzaklaştı.
Reklam
Yaşadığımız her ânın hafızamızda o ilk saniyelerdeki gibi canlı kaldığını düşünsenize. Ne fena, unutmak ne büyük nimet! Samet Doğan'ın aynı kitabında geçer: "Böyle zamanlarda her şeyi unutup gülmeye başlamak tuhaf, fakat olması gereken bu: Çiçek solar, güneş batar, yağmur ıslatır, süt ekşir, insan unutur." Unutalım sevgili okur.
Aklıma gelmişken..
İnsanlar sizi bıraktığı yerde beklemiyormuş hakkaten bak veya sizin bıraktığınız yerde. Mutlaka bir izi olur zannederdim, bunu hiç anlamak istemiyordum mesela. Sevgilisinden ayrılır ayrılmaz bana yılbaşı hediyesi göndermesini anlamadım mesela. Beni salak ve hiçbir şey bilmiyor zannediyor oluşunu anlamak istemedim. Aynen çok seviyorsun onu da seviyordun eminim. Sırf bu yüzden bile affedilmez birisin. Milletin saf duyguları sizin oyuncağınız değil. Sağınız solunuz ayrı oynuyor. Muhtemelen kızın da hiç haberi yok ama okuyorsa eğer bunu çözeceğine eminim. Umarım herkes için verimli bir Günaydın olur. 🌞
Salak saçma insanlarla kafa yoracak frekansta biri miyim sence. Tabiki hayır. Ben bir boyutta bir çok olasılığı bir çok evreni yitirmişim, ölümlerin içinden geçmiş darmadağın olmuşum acılarla. Normal İnsanlar benim için ne ifade edebilir ki. Benim acaipliğimin tuhaflığımın içindeki anlamın bile farkına varamayacak ufacık ruhlar bana ne katabilir ki. Benim için nedir bu dandik hayatlar. Sadece bir bilgi. Ufacık bir var insani anlamda. Ondan başka bir güzelliği yok.ama insan dediğin ruhu hür olan aklı zengin kalbi geniş bir insan. Enfes bişey.;)
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.