Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
-- Ne zaman şiir yazamazsınız? -- Turgut Uyar- Sevilmediğimi sandığım ya da sebepsiz olarak bu duyguya kapıldığım zaman, bir. Kendimi herhangi bir sebeple kesik bulduğum zaman, iki. Şiirin ciddiyetine inanılmadığını düşündüğüm zaman, üç. En doğrusu, iyi şiir yazamayacağımı fark ettiğim zaman, dört. Perihan Gök, Cumhuriyet,12 Mayıs 1977
Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya… En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir.Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker teker batırır
Reklam
ÜNLÜ MÜ ÜNLÜ 16 Yazarın “HADİ CANIM!” DİYECEĞİNİZ ÖZELLİKLERİ Ben yazılanların yalancısıyım:)) 1)Doğa tasvirli şiirlerin şairi olarak bilinen Schiller’in tüm bu eserlerini ,üzerinde sinekler uçuşan çürük bir elmayı koklayarak yazması gerçekten ilginç. Ama daha da ilginci var. Ünlü şair yazmak için elmanın kâfi gelmediği zamanlarda banyoya
Kaç gün kaybetmişim? Ne zaman dalmışım o suyun içine? Ne zaman “tamam, daha fazla nefesimi tutamıyorum” diyip çıkmışım sudan? Evet, hesaba göre 3010 gün kaybetmişim. Daha doğrusu 3010 gün kaybetmek değil de, yaşamamış olmak… 3010 gün yaşamamışım. Peki, o kadar güne yetişebilecek miyim şimdi? 3010 gün boyunca okuma ihtimalimin olduğu kitaplar,
İnsan hiç tanımadığı birini nasıl sever? Daha doğrusu neden sever? Niyetini, kalbini, aklını bilmediği birini... Hoş, tanıdıklarımızın büyük bir bölümünün niyetini de kazık yedikten sonra öğreniyoruz ya neyse. Hadi onu geçtim, kafedeki garsona nasıl seslendiğini, gazeteyi okumaya (eğer okuyorsa tabi) nerden başladığını, sağ eliyle mi, sol
Öss büyük icat doğrusu. Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi valla. ’ Her yıl milyonlarca insan sınava giriyor. Bizde malum tembel insanlarız. Becerip de herkesi üniversiteye alamıyoruz. O halde bir eleme sistemi oluşturalım da işimize bakalım. Üniversitelerimizin toplam kapasitesi 350.000 kişi. Bunu da göz önünde bulundurarak acilen bir önlem
Reklam
Ben çok film izleyen biri değilim, rastlarsam televizyonda izlerim ya da çok merak edersem internetten.En yakın sinema komşu ilçemizde ve ne yazık ki gitmeye pek fırsat bulamıyoruz. Bugün tarzını çok sevdiğim bir yazar olan John Green'in Kağıttan Kentler romanın film uyarlamasını izlemeye gittim.Kitaptan daha çok beğendim doğrusu, bunu da yazmış olayım. Asıl değinmek istediğim noktaysa şu; bence filmde belirli bir dış görünüş olduğu için karakterleri tam tanıyamıyoruz.Kitap okurken -yazar karakterini eline geçen her fırsatta tasvir etmediği ya da övmediği sürece- aklımda bir görüntü oluşuyor ve öyle kalıyor.Kitabın ortasında durum "Aa ne kadar tatlı burada" demiyorum ama filmde oluyor ve ister istemez karakterin kişiliğinin önüne geçiyor. Tüm bunlardan çıkardığım iki sonuç var kendimce.Birincisi gerçek hayatta karakter tahlili yapmayı çok seven bir insan olduğumdan bunu kitaplarda da yapmayı seviyorum bu yüzden filmden ziyade kitabı tercih ediyorum. İkincisi de iyi bir oyuncunun dış görünüşünden öte oynadığı kişiliği benimsemesi gerektiği.Karakter gibi giyinmemeli sadece özelliklerini anlamalı, düşünce tarzını kavramalı ve ona göre hareket etmeli ki bu da içtenliği doğurur zaten :) *Okuduğum kitapları yorumlamayı alışmışım, filmden çıkınca onu da yorumlayacaktım da anlatacak birini bulamadım :D Bu sitede olmasa kitap yorumlarını içime ata ata delirirdim herhalde. Bu ileti çokça kişisel oldu, artık gelecekte baktığımda düşüncelerim değişmiş olursa "bir zamanlar" diye başlayan cümlelerim olacak :) Sevgiler, saygılar :)
Can Dündar yine üstatlığını konuşturmuş ve şöyle demiş bir makalesinde : "Evlilik, inanmadığım halde içerisinde 17 seneyi bitirdiğim bir kurum benim için.. 17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği kurum ayni zamanda da... Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de kuruma inanmamaktan geçiyor. Evliliği toplumun
"BİR PİRİNÇ TANESİ" Ben beş yaşında idim. Babaannem rahmetli pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Babaannem eğildi aramaya başladı. Sağa bakıyor sola bakıyor bulmaya çalışıyor.... Çocukluk işte 'aman babaanne' dedim. 'Bir pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya yorulmaya değer mi?' Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı öfkeyle
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.