Kurumuş boğazım Bekliyorlar yol ağzında onlar Bir gün beni sorarlarsa suscan Elin kanlı çünkü abi demir kapı bundan Ne özlemi hasret suçun doğasında varsa Yoksulun merhameti gasp Elinde saz Hep beklemiş gözlerinde yaş
Kurumuş boğazım Bekliyorlar yol ağzında onlar Bir gün beni sorarlarsa suscan Elin kanlı çünkü abi demir kapı bundan Ne özlemi hasret suçun doğasında varsa Yoksulun merhameti gasp Elinde saz Hep beklemiş gözlerinde yaş
Reklam
Belki de böyle başlamalıyım yazmaya. Kendimden başlamalıyım. Benden uzak olan onca şeyi yazmaya çalışmak, en azından bunun çabası, delilik olmalı. Ben, benden uzak olan bir şeyi nasıl yazabilirim ki? Onu yazabilmek için önce onu anlıyor olmam gerekir. Oysa onu anlamak için, benden bir parça olmayan, benim bildiğim gerçekliğimin dışında olan bir şeyi, yine ancak kendi duyularımla veya bu gerçekliği anlayış biçimimle anlayabilirim. Oysa o şey öyle uzak ki bana. Belki de bu yüzden hep bir şeyleri yazıyorken o hissettiğim eksiklik duygusuyla tamamlayamıyorum yazmaya çalıştıklarımı. Ama benden uzak olan bir şey varsa, o şey yine benim. Kendim. İçinde bulunduğum, içimde bulunduğum bu şey onu anlamlandırmaya çalıştığım her anda daha da yabancılaşıyor bana. Dahası bu şeyin içinde yapayalnızım. İçine konulduğum bu yerin, bu evrenin yarıçapını hesaplayıp benden olmayan şeylerle benden olan şeylerin hacimlerinin oranıyla bulabilirim belki yalnızlığımı; nicel olarak böyle bir sonuca ulaşabilirim en fazla. Ama kafamın üstüne dikilen kainatla, benden başka kimsenin ulaşamadığı o yerde daha da yalnız değil miyim? O şeyin çapını hesaplayamam ki. Suretler, utangaç anlarım, bağrışmalar, ayrılıklar veya aşklar. Hepsi bir şekilde orada yer edinmiş, birileri tarafından konmuş. Ben koymadım onları oraya. Bazen tutup yalan uydurup kandırasım geliyor, bu kafamın üstündekini yöneten adamı ama beceremiyorum. Ben oradayım. Yalnızlığımda bir şeylere daima maruzum. İnsanın yalnız kalma korkusu, o şeylere maruz kaldığından mıdır?
Keşke Çanakkale Geçilseydi!
Çanakkale Savaşı’nın, daha doğrusu Çanakkale Deniz Savaşları Zaferi’nin üzerinden 105 yıl geçti, 106’sını kutladık… Kara savaşlarıyla birlikte, halkımızın gurur kaynaklarından birisi Çanakkale Zaferi’miz. Emperyalizmi, onca yoksulluk içinde dünyanın en güçlü ordularını bir süreliğine de olsa yendiğimiz, on binlerce şehit verdiğimiz bir ulu
Biraz içimi dökmek istedim :)
>>>#114502017 Merhaba ben Papatya : Herkes Papatya diye bilir beni aslında ismim Selma ama ismimi çok sevmem :)) Şimdi ımm biraz kendimden bahsetmek istiyorum Ben küçük bir çekirdek ailede yaşayan ailenin ilk ve tek kızıyım benim bir de erkek kardeşim var adı Salim ^^ Şimdi biraz kendimden bahsedeceğim
Neyin nereden geleceği belli değil. Koca kilise de sadece iki sandalyenin üstüne vurmuştu güneş gittim birine oturdum , koydum sol elimi başımın üstüne. Hayatta ki neyim çok neyim yoksa hep böyle, bu inançla seçtim. Anlamlandırdım bence hep yerli ama bazen de dediler ki “yersiz”. Hep olmadı , belli ki hep olmayacak ama olanlar da sevincimi aldı beşe katladı ne yalan söyleyeyim şimdi. Bi şeylere isim takmak , kendi durumuna bile “iyi / kötü” gibi bir ad verilmesi insanın çok gereksiz bi gayret... Hayat öyle bizim farkımızda değil ki , bildiği gibi ilerliyor, o kadar. Bu kazanmalar , kaybetmeler , bırakmalar , koşmalar , konuşmalar aman işte ne bileyim.. ‘Bir şey’ olmak için dünya çok kalabalık. Bi yerde gözüme ilişen bi manzara ne kadar sığınaksa o kadar yani...
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.