Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Aşk mı? Elbette sevmiş ve sevilmişti; zaten kendisi o ateşli fıtratla yaratılmış güzel ve ince ruhlardandı ki sevecek uygun bir kadın bulamadığı zamanlar bile kalbi sevilecek bir kadın ihtiyacıyla aşk ve tutku dolu bulunurdu; gerçi ulaştığı bu saadetler, emelleri kadar yüksek ve derin aşklardan kaynaklı değildi fakat yine hummalı bir şevk ve arzuyla sevmekten ve yine istediğim kadar sevilmiyorum ateşiyle yanmaktan uzak kalmamıştı; zaten onun varlığı ve hayali, bu şekilde, yani ateş ve tutkuyla sevmediği hayatının bir ânı bulunamazdı; daha okuldayken, her hafta okula, o tatil günü rast gelinmiş ve o dilberin hayali ruhunu sarhoş bir cazibeyle kendine bağlamış bir yüzün hatırasından kalanla dolu ve büyülenmiş olarak geri döner ve sonra, haftalarca bu yüzün havasıyla, cilvesiyle tutulmuş olarak vakit geçirirdi. Onun için, hayatı, tamamen aşk ve tutkudan ibaret geçmiştir denilebilirdi ve bundan dolayıydı ki, o aşk namını, yalnız sevildiği zamanlarına ayırıp sevdiği zamanlardan ibaret olan bütün hayatına aşk namını fazla görmekteydi. Fakat bugün gösterdikleri meyil ve arzudan yarın pişman olmuş gibi, uğrayacakları elemi takdir edemeyerek veyahut daha doğrusu ehemmiyet vermeye lüzum görmeyerek verdikleri aşk vaadinden gayet kolaylıkla geri dönen bu vefasız kadınlar arasında, aşk hayatı da zehir ve acıdan ibaret kalmıştı...
”Saatte 60 dakika gibi dehşetli bir süratle ölüme koşuyoruz.." İnsanlar tarafından terk edildim, sevdiklerim tarafından sevilmiyorum, vesaire vesaireyim fakat mademki hayattayım, bahtiyarım! ’Ve tecrübe, insanı hiçbir zaman daha akıllı yapmaz,belki daha temkinli yapar.' Hayatımın belirli evrelerinde oldukça kıymet verdiğim hatta sevdiğim bir sürü dost ile bugün aramızda uçurumlar var. Bir zamanlar baş başa verip saatlerce konuştuğum kimselerle bugün müşterek bir lisanımız bile kalmamış, onlar beni biraz esef ve daha çok alay ile; ben onları biraz hayret ve daha çok küçümseme ile süzüyorum. Birçok hareketlerimin sebeplerini anlamıyorlar, anlayamıyorlar ve sırf anlamadıkları için, eşekçe bir bencillikle beni haksız ve manasız buluyorlar. Bir arkadaş istiyorum. Hiç konuşmadan beni tamamen anlayacak, benimle karşı karşıya saatlerce konuşmadan durabilecek bir arkadaş.. “Hiçbir şeye aldırma Sabahattin, nasıl olsa hepsi yaşamak değil mi?” Ben bir kitabı okurken onu yazanla berabermişim gibi ona karşı çok yakın hisler duyarım. Niçin ruhumuzun asla ısınamadığı kalıplarda kalmaya mecburuz? Bir insana bundan daha büyük bir işkence olur mu? 🖊🖊🖊Alıntı yapacak o kadar çok cümle ve hatta paragraf var ki; ama bu kadarı yeterli diye düşünüyorum. Ve son olarak: "Şu dünya oturup da yüzüne bakılacak şey değil vallahi..."