Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tanrım Biraz Konuşabilir miyiz?
Çünkü artık birbirimize inancımız kalmadı ve bunu itiraf etme zamanı geldi. Ben, insanlığı kurtarmayı bırak, kendimi bile kurtaramadım ve sen de elimi çok erken bıraktın. Bu durum için akılcı bir korelasyon kurarsam sen suçlu çıkarsın, biliyorsun. Fakat duygusal bir iç dökümü yaparsam da ben suçlu çıkarım, biliyorum. Bırakalım kim suçlu durumlarını, biraz şiir içtim duygusalım ve karşında olabildiğince çıplak. İsyan etme yaşını geçtim, kabulleniş yaşındayım. Biliyor musun sana inanmayı bıraktığımı kendime 22 yaşımda itiraf ettim, tekrar inandığımı itiraf edeceğim yaşımı merak ediyorum. Çünkü sana tekrar inanmaya başladığım zaman kendime de inanmış olurum herhalde değil mi? Sonuçta sen yarattın beni. Tanrım kendime tekrar inanmayı çok istiyorum, bunun için ilâhi güçlerin yardımcı olmaz mı? Ya da o güç içimde bir yerlerde saklı ama içimde çoktan kaybolduğu için mi bulamıyorum? Tanrım biliyor musun yarattığın insanları sevmiyorum. İnsanlara güvendin ama olmadı. Tanrım gerçekten sana edilen duaları duyuyor musun yoksa insanlardan bir şey olmayacağını erken fark edip bırakıp gittin mi? Çünkü beni hiç duymadın.. Tanrım galiba kendime inanmam için sana inanmam lazım, ama sana sırf bu yüzden inansam çok bencilce olur mu? Tanrım elimi tutabileceğin yaşı geçtim, biliyorum. Ama senin için sorun olmazsa tekrar elimi tutsan olur mu? -R.B.K, Tanrım biraz konuşabilir miyiz...?
c) İbret Verici Bir Olay
Türkiye geneline yayılmış bulunan alışveriş merkezleri Migros'ta da durum farklı değil... Yalnız burada cereyan eden farklı bir olaya şahit oluyoruz. Gerçi bu hadise birçok yerde olup gidiyor, ama farkına varıp da hakkını aramak isteyenler hemen hemen yok denecek kadar az... İşte bu "az"lardan biri de Zekeriya Alşan ve ailesi...
Reklam
336 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Alasdair Gray, 1934 ve İskoçya’nın en büyük şehri olan Glasgow doğumludur. Lise eğitimi sonrası üniversitede çizim ve resim eğitimi almış, sonrasında bu konuda öğretmenlik yapmıştır. Mesleğini yaparken bir yandan hep yazmış ve bir süre sonra ilk yarı-otobiyografik eseri Lanark’ı tamamlamıştır. Glasgow üniversitesinde eğitmenlik yaparken bir yandan
Zavallılar
ZavallılarAlasdair Gray · İthaki Yayınları · 2024570 okunma
Bu düzen mi farklı, ben mi? Hayatın ve insanların öğrettikleri neden eylemleriyle çelişiyor? Yalan mı söylüyorlar yoksa sadece kendilerini mi kandırıyorlar? Demagoji denilen şey, duygu ve düşünce hırsızlığı değil midir? Koca bir dolandırıcılık değil midir? Terimi süslü taktikler olarak pazarlıyorlar. Uyuşturucunun küçük dozlarıyla yapılan ilaçlar nasıl ki bize şifa verirken, fazlası bizi zehirler ve bağımlılık yaparsa; demagoji de öyle değil midir? Sağlıkta ve benzeri iyiliklerde azı fayda sağlar ama fazlası ruhumuzu çürütür, benliğimizi esir alır. Bu dünyada bana göre iki tür yaşam var: Biri, her şeyi mantığın süzgecinden geçirip genel doğrulara göre şekillenen, akıl ve ahlakla örülen bir yaşam. Diğeri ise, doğru bilgileri kendi çıkarlarımız için eğip bükerek 'doğru yaşam' diye pazarlanan, aldatıcı ve sığ bir varoluş. Peki, biz hangi yolu seçmeliyiz? Mantığın peşinden gidip özgür mü olmalıyız, yoksa kendi kurduğumuz yanılsamalar içinde köle mi kalmalıyız? Gerçekten yaşamak nedir? Kendi doğrularımızla mı yoksa evrensel doğrularla mı yol almalıyız? Sorularla dolu bir dünyada, cevabı kim verecek? Bu düzen mi farklı, yoksa biz mi?
EL. James- Grinin Elli Tonu
Ben şimdi bu kitabı nasıl sansürle anlatayım? Yana yana okudum. Öncelikle filmini izleyenlere sesleniyorum: Hiçbir şey görmediniz! Kitapta alası var! Sadece fiki fiki değil akıcı bir dil,çocukluk travmaları, ilişki aşamaları,cesaret var. Elbette Anastasia’nın cesareti! Biri sahip olmak isterken diğeri ait olmak istiyor. İlişkilerde de bütün mesele bu değil mi? Bizi besleyen en ilkel güdümüz ne? Arzu. Bu kadar allanıp pullanabilir ya! Bana göre tam bir kişisel gelişim kitabı. Ah o mesajlaşmaları! Flörtleşmenin en güzel hali! Aptal bir sırıtışla okudum kitabı. Ey kadınlar! Christian hayali kurarken, düşünün siz Anastasia olabildiniz mi? Sayfam kapanmasa da açık seçik anlatabilsem bende bıraktığı etkiyi. Yaralı bir kalple erotizmin harmanı. Hiç kitap okumayan bir sürü arkadaşımın bir solukta bitirdiği kitap. Eskidi resmen. Konu sadece cinsellik değil. Dilinin akıcılığı müthiş! Edebiyat öğrencisi Anastasia huysuz Christian ile röportaj yapmaya gider. Adamın gizemli doğası onu kendine çeker ve yakınlaşma arzusu ile yanıp tutuşur. Çömezliğine rağmen güzelliği, zekası ve özgür ruhuyla bu dominant karakter karşısında dimdik durmaya çalışır. Toplumsal baskıyla bastırılan güdülerimize meydan okuyan bu kitap sinsice utanma duygusunun perdelerini aralıyor. Aşk, tutku, şefkat derken kırmızı odanın kapıları merakla açılıyor. Bu adam saplantılı hayatıyla Anastasia’nın gözünü korkutsa da aşık olmuştur artık Bu ilişkinin giriş kitabıdır. Gelişmede görüşmek üzere.
EL James - Özgürlüğün Elli Tonu
İlişkinin sonuç kitabıyla serimize son veriyoruz. Bu hikayenin ve bu ilişkinin temeli olan şehvet hız kesmeden devam ediyor. İnsana “ vay be neler varmış” dedirtiyor. Anastasia en başından beri kırılgan ve duygusal görünse de duruşunu bozmayan, sabırlı, fedakar, cesur, güçlü bir karakter. Christian’ın elinde ise para, hırs, çalışkanlık, netlik…
Reklam
Oxford kenti, özellikle de oralıların çarnaçar iyi hava saydıkları şey gelip çattığında, yani Trinity'de, kalabalık oluyor, dahası tıklım tıklım dilencilerle doluyor. Öbür mevsimlerde zaten sayıları bir hayli olan dilenci nüfusunda, ilkbaharda ve yazın bir bölümünde çıldırtıcı, ölçüsüz bir artış görülüyor. Kentin öğrencisi kadar dilencisi var
Bir gün bir dostum bana: Bir ölüye göre fazla nefes alıyorsun. demişti. Başta yadırgamış, ama sonradan ona hak vermiştim. Yaşamaya büyük bir yeteneğim olduğunu düşünüyorum. Yani nasıl yaşanması gerektiğini çok iyi biliyorum. İyi hayat nasıl geçirilir, çok iyi biliyorum. Ama ilgimi çekmiyor. Yani yaşamaya büyük bir yeteneğim var ama ilgimi
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.