Sen kimseye kulak asmadan, rüzgara karşı uçabiliyor musun ona bak. Yerine kimseleri koyamayacağını sanıp, belki de aldandığın kişiler olacak hayatında. Ve sen uslanmadan acı çekmeye devam edeceksin… İşte o zaman anlayacaksın yaşadığın şeyin aşk olduğunu. Sahiplenmeden seveceksin… Unutma ki, sen bile sana ait değilsin. Bakmayacaksın da öyle
Daha Mutlu Bir Yaşama: HAYIR!
❗Şimdi elinizdeki telefonu, laptopu, tableti ya da karşınızdaki bilgisayarı, televizyonu artık her nereden izliyorsanız, bırakın desem size. Sonra çıkın, sadece üzerinize bir palto alın. Ben de alayım, ayağımıza da bir çift ayakkabı. Sonra çıkalım bu dört duvar arasından. Sahip olduğumuz her şeyi arkamızda bırakalım. Yapabilir miyiz? Yapamayız
Reklam
-------------------------------------------------------------------------------- 80’ler bir yandan çerçevesini baskının, yasağın, devlet şiddetinin çizdiği bir dönemdi. bir yandan da, bu toplumun daha az tanışık olduğu bir başka iktidar biçiminin, ilk bakışta kendini bir kurumsuzluk olarak sunan, yasaklayıcı değil oluşturucu, kışkırtıcı, içerici
Gökyüzü mavi, bulutlar beyaz, güneş doğunca aydınlık olur diye kandırdılar bizi. Güzel güneşli günlerden bahsetti bir başkası. Bir diğeri aşk dedi biri sevgi biri umut. Biri çıkıp insan umutla yaşar dedi biri insan hayalleriyle ayakta durabilir diye ekledi. Kimse de bize anlatmadı çok düşünmemek gerektiğini. Aç değilsen susuz değilsen açıkta
Ahmet Altan, “Kılıç Yarası Gibi” adlı romanında, roman karakterlerinden birine İttihatçıların Bulgar komitacılarla savaşa savaşa komitacılığı öğrendiğini ve eşkıyayla eşkıya usulleriyle dövüşenin sonunda eşkıyalaşacağını söyletir. Romancılığı ayrı bir tartışma konusu ama artık içeride olmadığına göre daha rahat söyleyebiliriz: Ahmet Altan
Az anlamak, ters anlamaktan iyidir. İnsan huzuru kendi içinde bulamazsa, boşuna etrafta aramasın. Cesur insan, imanı çok olan insandır. Kabiliyetli bir insanın arkasında, daima kabiliyetli başka insanlar vardır.
29 öğeden 21 ile 29 arasındakiler gösteriliyor.