“Esasında evlat, bütün bunların anlamı, hayatın artık çok daha zorlu olduğu. Sen doğmadan önce geçip giden Eski Güzel Günler'den çok daha zor. Eskiden her şey harikaydı ama artık dehşet verici. Dürüst olmak gerekirse, geleceğimiz hiç parlak görünmüyor. Tarihin boktan bir döneminde doğdun. Görünüşe göre işler olduğundan daha da kötüye gidecek. İnsanoğlunun medeniyeti “gerileme” döneminde. Hatta bazıları ‘çöktüğüne' inanıyor. “Bu noktada, büyük ihtimalle, sana ne olacağını merak ediyorsun. Bunu çıkarmak zor değil. Bugüne dek bu gezegende yaşamış bütün insanlara olan şey olacak, sana da. Öleceksin. Hepimiz öleceğiz. Olacak olan bu. “Ölünce mi ne olacak? Eh, bundan o kadar da emin değiliz. Ama eldeki kanıtlar hiçbir şeyin olmayacağı yönünde. Yalnızca ölmüş olacaksın, beynin duracak ve artık sinir bozucu sorularınla etrafta dolanmayacaksın. Duyduğun hikayeler mi? Ne acının ne de ölümün olduğu, sonsuza dek mutlu mesut yaşayacağın, adına ‘cennet' denilen harika bir yere gideceğini anlatan hikayeler mi? Onlar da sırf palavra. Şu Tanrı olayı gibi. Cennete dair tek bir kanıtımız yok ve hiç de olmadı. Onu da biz uydurduk. Güzel hayaller bunlar. Bu yüzden hayatının geri kalanını, bir gün öleceğini ve sonsuza dek yok olacağını bilerek yaşamak durumundasın.