''..Bunca yıl herkesten kaçtın En sonunda buldum sandın Ansızın içini açtın Yapma dedim yaptın gönül...'' (Özkan Samimoğlu )
Bana anlattığı bir hikaye de Nazım’a küsmesi. Paris’te Abidin Dino’yla birlikte Nazım Hikmet’i tren istasyonunda karşılamışlar. Nazım demiş ki ‘’Yaşar,romanını okudum. Eğer bana bu kadar zulmetmeselerdi, bunca yıl hapis yatmasaydım belki ben de senin kadargüzel bir şey yazabilirdim ama olmadı.’’ Yaşar Kemal,‘’Koca Nazım’ın genç bir adamla alay etmesi yakışık alıyor mu?’’ diyerek oradan ayrılmış ve küsmüş. Nedensonra anlatabilmişler ki Nazım alay etmiyor, içinden gelenleri söylüyor. İki büyük yaratıcıdaki alçak gönüllüğe bakın. Zülfü Livaneli
Reklam
Gecenin bir yarısı ,nedensiz yere terleyerek uyanmıştı.Oysa ki odası Aralık ayının soğuk ayazı ile doluydu.Akşam şömineyi yakmaya erindiğini anımsadı.Nefes alışverişlerinin düzene girmesi için yavaşça yatağının için de oturmak üzere doğruldu.Şimdi uykusu açılmaya ve odasında olmasının bilincine varıyordu ki karşısında ki gölgeyi fark etti.Zifiri karanlık olmasına rağmen göz göze geldiklerinin farkına vardı.Bir an ne yapacağını şaşırdı.Evde yalnız olduğu düşüncesi, hızla beynine kurşun gibi çarptı.Gölge sadece nefes alıyordu hırıltılı sesi de bir şekilde ona eşlik ediyordu.Ne yapması gerektiğine bir türlü karar veremedi.Bağırsa kim sesini duyacaktı,şehir dışında birbirine uzak olan bir kaç villanın tam ortasındaydı.Keşke ,Murat'a bu kadar kızgın olmasaydım şimdi apartman dairemizde sıcacık yatağımızda güven içinde uyuyor olurdum ,diye düşündü.Birden panik olmadığını ve korkmadığını fark etti,bu daha çok dehşete düşmesine sebep oldu.Gölge yatağın ayak ucun da hiç hareket etmeden onun ilk hamleyi yapmasını bekliyor gibiydi.Aradan kaç saniye geçti bilemedi,gölge ona doğru bir iki adım atınca gayri ihtiyari olduğu yerde büzüldü.Saçlarının çekilmesi ile ,gözyaşları yanağından akmaya başladı,bu gerçek olamazdı,kesinlikle rüyadayım diye düşünürken; gölge kulağına doğru eğilip,"Bunca yıl sonra sana kendimi hatırlatmaya geldim,eminim sana yaşattığım her anı özlemişsindir," dedi....
Bir Nedeni Yok Yalnızca Öptüm Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata
Ben Cansu Kaya. 18 yaşındaydım. Tecavüz edilip öldürüldüm. Evime ekmek götürmek için çalışırken beyinleri pantolonlarında olan hayvanlarca öldürüldüm. Cansız bedenimi suda buldular. Ben bu yıl içinde duyduğunuz öldürülen 2. kadın, duymadığınız 143. kadınım. Ben kız kardeşinizim, ablanız, annenizim. Katillerim aranızda dolaşıyor. Bir gün birisi farkedilirse iyi hal indirimi alacak. Ben mini etek giydiği için taciz edilmesi hoş görülen, ben tecavüze uğrarsam 'BAĞIRSAYDI' denilen. Bağırdım. ÇIĞLIĞIMI DUYDUNUZ MU? Ben Ayşeyim, Fatmayım, Özgecanım, ben senim. Tüm ezilenler, tüm ataerkil yapıya köpek olmuş sistemin ezdikleriyim. Ben bunca namussuzun arasında namusu yüklenen, namus cinayetine kurban gidenim. Öldürüldüm. Tek suçum vardı: KADIN OLMAK. Ve bir ses yükseldi veda hutbesinden "Kadınlar size Allah'ın emanetidir." Emanete böyle sahip çıkılır mı?
ŞEHİR 'Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim', dedin 'bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet. Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya; -bir ceset gibi- gömülü kalbim. Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede? Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam, kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün, boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.' Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın. Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın, aynı mahallede kocayacaksın; aynı evlerde kır düşecek saçlarına. Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. Başka bir şey umma- Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte, öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de. Konstantinos Kavafis (Çeviren: Cevat Çapan)
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.