"bir kelimeyle siz hayatı görmediniz, onu hiç bilmiyorsunuz. realiteyi ancak nazari olarak biliyorsunuz. acıyı ise küçümsüyor ve çok basit bir sebepten ötürü de hiçbir şeye şaşmıyorsunuz: içte dışta, anlamsız, değeri olmayan bir boşluk, hayatı, acıyı, ölümü küçümsemek; anlayış gerçek mutluluk... bütün bunlar rus tembeline uygun gelen bir felsefedir. mesela bir mujiğin karısını dövdüğünü görüyorsunuz. ne diye araya gireceksiniz? varsın dövsün, er ya da geç bunların ikisi de ölmeyecek mi? üstelik döven kişi, attığı dayakla dövdüğü kişiyi değil kendini küçültmüş oluyor. sarhoşluk kötü ve uygunsuz bir davranıştır, ama içen de içmeyen de ölmeyecek mi sanki? karşınıza dişi ağrıyan bir kadın çıkıyor. pöf, ne önemi var? ağrı, bir ağrı kuruntusundan başka bir şey değildir. üstelik dünyada hastalıksız yaşanmaz, hep öleceğiz. öyleyse haydi kadın, defol!
bir gün karşınıza bir delikanlı çıkıyor, sizden "ne yapayım, nasıl davranayım?" diye öğüt istiyor. bir başkası buna cevap vermeden önce biraz düşünürdü. halbuki burada cevap hazır: anlamaya ve gerçek mutluluğu bulmaya çalış! bu fantastik "gerçek mutluluk" nedir? tabii buna cevap yok. bizi burada demir parmaklık arkasında tutuyorlar, çürütüyorlar, bize işkence ediyorlar. bu davranış hem iyi hem mantıklıdır; çünkü bu koğuşla sıcak bir oda arasında hiçbir fark yoktur. uygun bir felsefe: hem hiçbir iş yapma, hem vicdanın tertemiz olsun, hem de kendini filozof say! hayır efendi, bu ne felsefedir, ne düşünüştür ne de görüş genişliğidir; bu tembellikten, fakirizmden, uyku sersemliğinden başka bir şey değildir"