Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

b

b
@busema
avukat
11 okur puanı
Mart 2018 tarihinde katıldı
Yaşamı hâlâ seviyoruz, biz henüz doğanın seslerini unutmadık, ümitliyiz, her şeyin düzeleceğinden ümitliyiz.
Reklam
Yanıt bile vermiyorum, kanepeye uzanıyor ve uyuyorum, zamanı, sessizliği ve berbat korkuyu kısaltmak için, çünkü öldürebilmek olası değil.
Rauter adında yüksek mevkide bir Alman konuşma yaptı. "Bütü yahudiler 1 Temmuza kadar bütün Germen yurtlarını terketmek zorundadırlar. 1 Nisan ile 1 Mayıs tarihleri arasında Utrecht ili temizlendi (sanki hamamböceklerinden bahsediyor!) 1 Mayıstan 1 Hazirana kadar ise kuzey ve güney Hollanda illeri." Aynı zavallı, hasta ve bakımsız bir hayvan sürüsü gibi. Pis kesimhanelere götürülüyor zavallı insanlar. Bırak en iyisi ben susayım çünkü kendi düşüncelerim bile kabus görmeme yetiyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Güzel bir millet bu Almanlar ve aslında buna ben de dahilim! Ama hayır, Hitler bizi zaten çoktan vatansız yaptı.
Şimdi bir şeyi çok iyi anladım: Birinin karakterini, onunla ciddi bir kavga ettiğinizde daha iyi anlıyorsunuz!
Reklam
Yetişkinlerin bu kadar çabuk, bu kadar çok ve bir sürü ufak tefek şeylerden dolayı kavga başlatabilmeleri çok garip. Şimdiye kadar sadece çocukların böyle kavga ettiğini ve ilerde bunun düzeleceğini düşünürdüm hep.
Yaşantımız "şu yok, bu yasak"la devam ediyordu. Jacque hep "hiçbir şey yapmaya cesaretim yok, yasak olduğunu sanıp korkuyorum" diyor
Sâra, yalvararak ısrar ediyordu. Razı oldum. Tâ yakından gözlerinin içine baktım. Bu gözler, benim dünyada ilk defa yakından bakmaya cesaret ettiğim kadın gözleriydi. Gözlerimi ondan ayırdığım vakit kalbimde bir an içinde doğmuş derin ve acı kanaatle: -Sen artık öldün çocuğum, dedim, onun gözlerinde büsbütün başka bir dünyaya baktın...Artık yaşayamazsın...
Kendi kendime, "Homongolos, sen birbirlerini sevenlere hayret ediyorsun, diyordum; fakat kimse sevdayı senin kadar iyi anlamadı..."
Yanımda yürüyen, omzuma dokunan, fakat hakikatte bana en uzak yıldızlardan daha uzak olan bu yabancı genç kız, benim nişanlım yahut zevcem olabilirdi. Nitekim, bu saatte yine böyle ay ışığında yan yana dolaşan ve sevişem nice insanlar var...Kim bilir neler hissediyorlar? Nasıl mesut oluyorlar? İnsan, saadetin bu derecesine nasıl tahammül eder?
Reklam
"İşte böyle kâtip efendi," dedi. "Ümit beni bir gün daha aldattı, bak."
Bundan daha büyük bir acı olamayacağını, sokaklarda Maryam'ın adını sayıklarken ölüp gideceğini sanıyordu. Ama bilmiyordu ki vücudun ruha ihanet etmediği anlar pek azdır. Ne çok ister insan büyük kederlerin ardından ölüp gitmeyi de, başaramaz. Ruh başına kara bir hale takarak göğe yükselmek için çırpınır; ama vücut dünyalıdır; yer, içer, yaşar.
Etle tırnağı ayırırcasına acı veren o gidiş olmasaydı, bu aşk, aşk olmayacaktı aslında.
Birazdan gün doğacak ve o gidecekti. İstenilen şey hiç mi hiç yapılmıyor, sürüklenip gidiyor insan.
Ağlıyordu. Kendine acıdığını gördüm açıkça. Bir saniye, yalnızca bir saniyecik ben de kendime ağlamayı düşündüm, kendime acıyarak ağlamayı. Ama tam tersi oldu, ufaklığa şöyle bir göz attım, sarsılan zayıf omuzlarını gördüm ve insanlıktan uzak buldum kendimi. Ben ne başkalarına acıyabilirdim, ne de kendime. Kendi kendime "Dürüstçe ölmek istiyorum" dedim.
72 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.