Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Büşra Şimşek

Keşke sağırlığın önemli olmadığı, bütün sağırların yaşamla bütünleştikleri ve doya doya yaşadıkları bir dünya olsaydı! "Engelli" ve "sağır" gibi tanımların olmadığı bir dünya!
Reklam
İnsan özgür doğar, ama her yerde zincire vurulur.
Bazen iki dünya arasında kalmışım gibi, ikisine de tam uymuyormuşum gibi bir hisse kapılıyorum.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
En büyük korkularımız da, en büyük umutlarımız da, gücümüzü aşan şeyler değildirler; zamanlar korkularımız yenebilir umutlarımızı gerçekleştirebiliriz.
Sayfa 313Kitabı okudu
hayat hiç durmadan insanlar arasında, olaylar arasında yeni kurar, bu bağları birbiriyle kesiştirir, ikiye katlayıp örgüyü bağlar sağlamlaştırır ve sonuçta, geçmişimizin en uzak noktasıyla diğer bütün noktalar arasında zengin bir hatıralar örgüsü örerek sonsuz bağlantı imkanları sunar.
Sayfa 309Kitabı okudu
Reklam
..hayatımız göçebe olduğu halde hafızamız yerleşiktir; biz hiç durmadan hamleler yapsak da, hatıralarımız bizim arkamızda bıraktığımız yerlere sımsıkı bağlı kalırlar ve orada evcil bir hayat sürmeye devam ederler; hatıralar bu bakımdan, bir yolcunun herhangi bir kentte edindiği geçici arkadaşlara benzer: Yolcu o kentten ayrıldığında o arkadaşları da terk etmek zorundadır, çünkü onlar oradadırlar, bu kentten ayrılmayacak, sanki yolcu da aralarındaymış gibi, günlerini ve hayatlarını kilisenin önünde, limanın karşısında, bulvardaki ağaçların altında noktalayacaklardır.
Sayfa 271Kitabı okudu
Çoğu zaman bir insandan bize kalan tek şey, üstelik ölümünden de önce, henüz hayattayken, bir isimdir sadece.
Sayfa 251Kitabı okudu
Kederler, mücadele ettiğimiz, giderek daha fazla buyruğu altına girdiğimiz, karanlık, nefret edilesi, korkunç hizmetkârlardır; yerlerinin doldurulması imkânsızdır ve bizi yeraltı dehlizlerinden geçirerek gerçeğe ve ölüme ulaştırırlar. Gerçeğe ölümden önce ulaşanlar, ikisi birbirine ne kadar yakın da olsa, gerçekleri öğrenme ânı ölüm anından önce gelenler, kendilerini talihli saymalıdır!
Sayfa 199Kitabı okudu
En çok sevdiğimiz insana bile, kendimize olduğumuz kadar sadık değilizdir ve tekrar sevebilmek için -kendi benliğimizin bir özelliğidir bu- er geç o insanı unuturuz. Olsa olsa, o çok sevdiğimiz kadın bu aşka kendine has bir şekil vermiştir ve bu sebeple, sadakatsizliğimiz de kendi içinde bir sadakat barındırır.
Sayfa 198Kitabı okudu
Reklam
Bazen, acıklı bir bölüm taslak halinde kaldığında, yeni bir sevgi, yeni bir ıstırap o bölümü tamamlamamıza, boşluklarını doldurmamıza imkan verir. Bu yararlı, büyük kederler konusunda şikâyete pek de mahal yoktur, çünkü hem yeterince çokturlar, hem de bizi fazla bekletmezler. Yine de onlardan faydalanmak için acele etmemiz gerekir, çünkü çok uzun sürmezler; ya teselli buluruz ya da fazlasıyla ağırsalar ve kalbimiz artık pek dayanıklı değilse, ölürüz. Beden için sağlıklı olan tek şey mutluluktur, ama zihni güçlendirip geliştiren, kederdir. Keder her defasında bize bir yasayı keşfettirmese bile, yine de her defasında bizi gerçeğe yaklaştırması, olayları ciddiye almaya zorlaması, alışkanlık, şüphecilik, hafiflik, kayıtsızlık gibi zararlı otları ayıklaması açısından, aynı derecede vazgeçilmez olurdu. Gerçi mutluluk ve sağlıkla bağdaşmayan bu gerçek hayatla da her zaman bağdaşmaz. Keder sonunda insanı öldürür.
Sayfa 196Kitabı okudu
Gerçekten hissettiklerimizden hiçbir iz taşımayan, doğruluktan uzak ifadeler zinciri hafızamızda korundukça, düşüncemiz, hayatımız, gerçeğimiz de yavaş yavaş bu ifadelerden oluşur
Sayfa 186Kitabı okudu
La Bruyère
İnsanlar çoğunlukla sevmek ister, ama bunu nasıl yapacaklarını bilmezler; yenilgi peşinde koşar, ama bulamazlar, deyim yerindeyse, özgürlüğe mecbur olurlar.
Sayfa 186Kitabı okudu
Hayatın sunduğu bir imge, bize o anda birbirinden farklı çok sayıda izlenim getirir aslında. Örneğin daha önce okunmuş bir kitabın kapağının görüntüsü, başlığındaki harflere eski bir yaz akşamının mehtabını işlemiştir. Sabah içilen sütlü kahvenin tadı, eskiden kim bilir kaç kez, sertleşmiş süte benzeyen, kaymak gibi kıvrımlı beyaz porselen bir kaseden sütlü kahve içerken, önümüzdeki gün hiç dokunulmamış ve dopdolu uzanırken sabahın ilk saatlerinin aydınlık belirsizliğinde ansızın bize gülümseyen o güneşli hava umudunu getirir yeniden. Bir saat sadece bir saat değildir, kokularla, seslerle, projelerle ve iklimlerle dolu bir kaptır. Gerçeklik dediğimiz şey, bizi aynı anda sarmalayan bu izlenimlerle hatıralar arasındaki bağlantıdır.
Sayfa 181Kitabı okudu
Bugünkü benliğim, içerdiği her şeyin birbirine benzer ve tekdüze olduğunu zanneden, terk edilmiş bir taş ocağı gibidir ama her hatıra, tıpkı dâhi bir heykeltıraş gibi, o taş ocağından sayısız heykel çıkarır.
Sayfa 177Kitabı okudu
6,9bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.