Geleneksel anlatim tarzının dışına çıkılarak yazılmış olan bu eser, okuyucusunu sürekli tetikte olmaya zorluyor.. Konuşma çizgilerinin, tırnak işaretlerinin olmadığı diyalogları okurken, konuşmalar iç içe geçiyor ve cümlenin kime ait olduğunu bazen anlayamıyorsunuz bile..
Yeni tanışan iki kişinin yol hikayesini anlatan kitabımızda olaylar, oldukça durağan şekilde ilerliyor.. Büyük şehirde yayinevi işleten Reither, işler yolunda gitmeyince her şeyi bırakıp Alpler'in eteğinde bir kasabaya yerleşiyor.. Bir akşam tanımadığı bir kadın kapısını çalıyor ve ayaküstü başlayan sohbet bir anda gün doğumunu izlemek için küçük bir gezintiye çıkma fikrine kadar varıyor..Eskiden bir şapka dükkanı işleten ve tasarımcı olan Kadın kahramanımız Leonie Palm, kızının trajik ölümünden sonra kasabaya yerleşmiş ve bir kitap yazmıştır, amacı bu yolculuk sırasında yazdigi kitabi Reiher'e okutup, yayımlanmaya uygun olup olmadığı konusunda fikir almaktır.. Birbirini hiç tanımayan bu ikili, yol boyu geçmiş hakkında derin sorgulamalara giriyorlar.. Sonrası mi, sonrası şehirden şehire günlerce süren bir yolculuk.. Birde bu yolculuğa mülteci bir kız çocuğunun dahil olmasi ile birlikte olaylar daha da beklenmedik bir hale geliyor..
Herkese hitap edebilecek bir kitap değil fakat farklı tarzları seven okurlar için güzel bir öneri olabilir.. Keyifli okumalar diliyorum herkese..