Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
GÜZEL ve SEZGİ...
- " (...) Güzel, "ekspression-ifâde" ile ilgilidir. Güzel, başarılı bir ifâdedir; çirkin ise, ifâdenin eksikliğidir, daha doğrusu yokluğudur. Sırf güzellik ise, sadece ifâde'dir, sadece sezgidir. Burada herhangi bir pratik eleman söz konusu değildir. Buna göre kategorileştirmeye dair "sempatik, trajik, komik, humoristik" gibi bütün psikolojik ve yalancı estetik kavramlar estetikten atılmalıdır. Bu kavramların hiçbir felsefî değeri yoktur, onların yeri felsefe değil de, "tecrübî" bir ilim olan psikolojidir..."
Sayfa 416 - -Benedetto Croce- İBDA YayınlarıKitabı okudu
KAYDIRAK KAFALI KAŞAR!..
- " (...) Büyük Doğu-İbda orijinalitesine âit olmak üzere fikir ve ilim devşirme usûlünün görünen örnekleri, kat'iyyen bir meâl ve tefsir işi değil, dünya irfan sofrasından pay almış bir adamın, "ilham" verimleridir. Ölçü ve ölçülendirmelere riayet kaygısını canından aziz bilen adamın, ölçü ve ölçülendirmelere vurduğu "ilham" verimleri. Hani, bizim "İslâm'ı, İslâm'ın istediği şekilde anlamak" diye ortaya koyduğumuz meseleyi, "Kur'ân'daki İslâm!" diye -Kur'ân'da İslâm'dan başka bir şey var ya!- muzipleştiren kaydırak kafalı kaşarın buluşlarına (!) dönmesin iş! Allah'tan başka her şeyin kölesi olan ve İslâm'ı da küfrün en kel keleş düşünce (!) ve düzenine göre ehlileştirmeye bakan söz konusu vasıf dışıların geveleyip durdukları "çağdaş tefsir" sümüklülüklerine dikkat; onlar memur oldukları işi üzerinde de, siz her dem bunu böylece yüzlerine vurucu bir aşağılama-kumaşlarını işaretleyici dikkat içinde olun!.."
Sayfa 26 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
TEKNİK: UYGULANMIŞ İLİM...
- " (...) Eşya ve hâdiseler karşısında ruhun "nasıl" tavrına karşı, akıl "niçin"lerle yaklaşıyor ve fikir zuhura geliyor; mevzulara tahsis olmuş "ruh"un fikirleri mânâsına fikir. Meselâ ruh su ise, soğukta donarak buz, sıcakta kaynayarak buhar hâlinde, aslî keyfiyetin soğuk ve sıcaklıktaki görünüşleri olarak, mevzuya tahsis edilmiş fikirler oluyor. Nasıl ki, kendimizi ifâdeye geçerken ruhumuzu birbirinden farklı kelime klişelerine bindirerek, "farklılık" içinde ruhumuzda "yekpâreleştirdiğimiz" mânâlar zemini kuruyorsak; nasıl ki, bu klişeler içinde ruhî muhteva pelteleşiyorsa, demek ki varlığı kavramaya dair teşekkül eden her uygulama, kaynağı ruh olan bilginin değişik derecelerdeki tezahürü olarak "pratik" ifâde ediyor. İşte belli bir mevzuya tahsis edilmemiş ve özel bir mânâ yüklenmemiş olarak "teknik" budur; uygulama, hareket, pratik. O hâlde teknik, tıpkı pratik gibi, üstüne nisbetle teknik, altına nisbetle uygulanacak teoridir. Demek ki teknik, uygulanmış ilim demektir; bir mevzuda bir araya getirilmiş düzenli bilgilerin bütünü teori olduğuna göre, teorik bilginin uygulanışıdır. Teknoloji; bir endüstrinin makine, âlet ve yapım metodu olarak, "çeşitli" bilgi dallarının pratik alanda sistemli uygulanışı. İşte, işin fizik hakikatinden metafizik mânâsına kadar çeşitli yönlerinin topluca hülâsası bu.
Sayfa 654 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
SIHHAT...
- " (...)Eşyayı, ister onun karşısında duran hasse ve his-duyguların ondan etkilenmesi ile idrak ettiğimiz kabul edilsin, isterse bizde bulunan ve bilinen idelere nisbetle idrak edişimizden bahsedilsin, bu iki temel duruşun birbirine zıt ilmî ve felsefî izâhları bir yana, neticede ikisinin de birleşeceği temel nokta eşya karşısında duran insanın sıhhat (dediğimiz) şartıdır. Bütün insanların üzerinde müşterek olduğu-olacağı basit bir şey, meselâ sathı düz bir duvar ele alalım; hem dokunma hem de görme organlarımız bunu böylece idrak ederlerken, aksi idrakler istisnadır ve sıhhatli değildirler... Bir de tersini düşünelim: İstisnalar çoğunluk ve çoğunluk da istisna olsun; çoğunluk duvarı kabartmalı görürken, azınlık düz görüyor ve duyuyor olsun... Böyle bir durumda da, duvarı kabartmalı idrak eden sıhhatli kabul edilirken, düz idrak edenler sıhhatsiz sayılırlar... Sıhhat?"
Sayfa 372 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
HER DÜŞÜNCE İNSAN BİÇİMLİDİR!..
- " (...) "Her düşünce insan biçimlidir!" hakikati üzerinden gidersek, "Allah'tan başka her şey bâtıl" ölçüsü, topyekûn isimlerin silinmesi idrakidir ki, bilen'in bu türlü garkolması yanında hiç olmaması da "ism"den bahsi kaldırır. "Allah isimleri âdem'e öğretti!" ölçüsü, görünen varlığın gayr mânâsını ve âlemin hâdis-sonradan olmasına nisbetle isminde hâdis anlamını verir."
Sayfa 501 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
ZÜBÜK DEMOKRATLAR...
- " (...) "Kaynaktan yapmalıyız!" tekerlemesiyle âdeta ille de suyun H2O terkibini Kur'ân'dan göstermek -sanki gösterilmeyince onun hakikati o ve kabul edilir olmayacak- garabetine girişenleri mi istersiniz, bu tekerleme içinde olmamakla beraber İslâm'ın eşya ve hâdiseye nakşından anlayışı onlarla ayniyete girenler mi istersiniz, yarım -çeyrek- derken dibe vurmuş zekâsıyla çeşitli soydan görüşlerle İslâm'ı senteze kalkanları mı istersiniz, en nihayet bu sürecin içinde iken bu dertten büsbütün kurtulmak üzere İslâm'ı dünyayı şekillendirme işinden büsbütün tahliye eden günümüzün "zübük" demokratlarını mı istersiniz..."
Sayfa 226 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
SANAT: İFÂDENİN İFÂDESİ...
- " (...) Alışıldığı üzere, bizim tamamen kelimesi kelimesine sanat dediğimiz şey, günlük hayatta sahip olduğumuz sezgilerden daha geniş ve daha karmaşık sezgilere ulaşır; fakat, daima sezgi aracıyla ihsaslar ve intibalar ile temas içindedir! Sanat intibaların bir ifâdesidir (ekspression), ifâdenin bir ifâdesidir..."
Sayfa 431 - -Benedetto Croce- İBDA YayınlarıKitabı okudu
SEZGİ ve OBJEKTİFLİK...
- " (...) İnsan, sezgisini objektifleştirmesiyle ancak sanata yükselir, yoksa alelâde sezgilerde olduğu gibi yalnız duyumları objektifleştirmekle değil..."
Sayfa 430 - -Benedetto Croce- İBDA YayınlarıKitabı okudu
BİR "ÂN" DA...
- " (...) Eşya ve hâdiselerin çokluğunda, bütün kâinat bir ân da var görünür; sonra yine aynı ân içinde yok olur. Varlıkla yokluk arasında öyle müthiş bir hız vardır ki, bu hızın sürekli inkılâpları, bize her şeyi var gösterir. Ardaki yokluk hissedilmez. Zira her ân, yokluğun peşini varlık, varlığın peşini de yokluk takip edince, uzun bir müddet içinde her şeyde varlık mütemadi sanılır..."
Sayfa 23 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
VARLIK ve BİRLİĞİN NAKŞI...
- " (...) Bütün kâinat, tek bir vücut belirtir; o da Allah'ın vücudu... Allah'ın vücudundan başka hiçbir şeyin vücudu yoktur. Eşyanın çokluğunda görünen her şey, varlığını tek "zât" tan alır. Şüphe yoktur ki, Allah, bu kâinatın ne kadar zerresi varsa, hepsine kendi varlığını ve birliğini nakşetti. Mevcut olan her şey, gerçek vücudun varlığı içinde vardır. Bu eşyanın hiçbiri yokken, o bir olan "zât" vardı. Var olan işte O "Zât"tır ve ondan başka mevcut yoktur. Âlem denilen mahlûklar da, O "Zât" a âit birlik ve varlığın işaretleridir..."
Sayfa 23 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
231 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.