Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hikmet ve hakikatleri katletmemenin yolu, "benzerler" genellemesi içinde yer alan "mânâları", seçme gereken yerde veya özel ele alışta, kendilerini temin ve tâyin eden unsurlarıyla kavrayabilmekten geçer.
Büyük Doğu - İbda orjinalitesine ait olmak üzere fikir ve ilim devşirme usulünün görünen örnekleri kat'iyyen, bir meal ve tefsir işi değil, dünya irfan sofrasından pay almış bir adamın, "ilhâm" verimleridir. Ölçü ve ölçülendirmelere riayet kaygısını canından aziz bilen adamın, ölçü ve ölçülendirmelere vurduğu "ilhâm" verimleri.
Reklam
SIRADAN GÖRÜLEN LÂFIZLAR İÇİNDE SİNDİRİLMİŞ MÂNÂ...
- " (...) Muhteşem Süleymaniye Camiine bakıp, onu mimarî yönüyle değil de sadece taştan istif mamul yönüyle gören adamın, taştan istif bir ahırla onun farkını anlaması elbette mümkün değildir. İşte bu hesap son derece sade ve sıradan görülen lâfızlar içinde sindirilmiş mânâyı bütün bir dünya görüşü ve anlayışının onu temin eden unsurları diye idrak etmekle, "özlü sözler" gayretindeki sözü özüne düşüren şapşalın farkını bilmek ve bu ölçülendirmeyi aziz tutmak lâzımdır. Bu çerçevede bizim, ne el attığımız mustariplerin kendi yönünden, ne de usûlümüz yönünden şapşal bir rastgelelikle alâkamız yoktur."
Sayfa 162 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
*APALAK, ZÜĞÜRT ve HAYVANCIKLAR...
- " (...) Aşağılamaya gerek olmayan bir aşağı durumun tesbiti üzerindeyiz! Aydın şuurun nadide soyundan harikaları ve dehâları biryana, ortalama "entelektüel-aydın", mücerretleri anlama istidadında olandır. Bu husustaki züğürtlüğü tiksintiye dönmüş apalakların "gerçek-gerçekçilik" diye bir de işi övünmeye dökmeleri yok mu, insanı gülmekten öldürüyor; hayvancıklar, bari ağızlarından çıkanın kendi kendini izâh eder bir şey olmadığını anlasalar..."
Sayfa 162 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
ANLATIM BİÇİMLERİ...
- " (...) Değişik mevzular ister istemez değişik anlatım biçimleri gerektirir. Bu, ne bir değişimi, ne de bir tarzı gösterir. Önemli olan, kişinin dile getirmek istediği düşüncenin peşine düşmesi ve onu söylemesi gerektiğine inandığı biçimde anlatabilmesidir."
Sayfa 640 - -Picasso- İBDA YayınlarıKitabı okudu
HAYY ve Hayat...
- " (...) İşte 99'da toplu "güzel isimler'inden biri Hayy olan Allah'ın Halifesi olarak yaşarken, hayatımız, aslında hayata hizmet içindir; hem o bakımdan, hem de yine ona bağlı bu bakımdan-canımız. "Bilerek veya bilmeyerek Allah'ın kulu ve bilerek veya bilmeyerek O'nu arayan insan" diyoruz ya..."
Sayfa 134 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
VAKIA ve İDEAL...
- " (...) Vakıa ile ideal'in, hür bir çaba fiilinde birleşmesi, hakikat hükmüne götürür, mutlak kesinlik ise, ideal olarak kalır... Fakat çabanın yaptığı terkib, "parçanın, bütünün habercisi olması" hikmetiyle bizi oraya yaklaştırır. Bu görüşte, pratikten teoriye, fertten bütüne, ihtimaliyetten kesinliğe doğru gidiş, daima hür çabanın eseridir. Kesinlik ilkesi bu terkibi imkânsız hâle koyamaz, çünkü ilk vakıanın belirsizliği kesin sebeb-sonuçlar aşılarak, yine kesinlik idealine doğru çevrilmektedir. Hürriyet, belirsizlikte veya "kesin sebeb-sonuç"un şuurunda değil, irade, zekâ ve sevginin birlikte çalıştıkları ruhun çabasındadır."
Sayfa 644 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
SINIRLAR ve KİFÂYETSİZLİK...
- " (...) Hem mistik düşüncenin hem de yeni fiziğin azamî müşterekleri, her ikisinin de dilin kifâyetsizliğine işaret etmeleridir. Zaman ve dilimizin sınırları, kâinatı anlayışımızın sınırlarını belirliyor..."
Sayfa 419 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
HİKMET ve HAKİKATLERİ KATLETMEMENİN YOLU...
- " (...) Hikmet ve hakikatleri katletmemenin yolu, "benzerler" genellemesi içinde yer alan mânâları, seçme gereken yerde veya özel ele alışta kendilerini temin ve tayin eden unsurlarıyla kavrayabilmekten geçer."
Sayfa 30 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
ACZİMİZ...
- " (...) Ruhîliğimiz, yâni ruhî çabamız, bütün insan faaliyetlerinin, temeli, kendi; ruhu da ruhî çabayla biliyoruz... Ruhî çaba, yani insan faaliyetlerimizin hepsinde tecelli eden mânâ: Aczimiz."
Sayfa 29 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
GÜZEL ve SEZGİ...
- " (...) Güzel, "ekspression-ifâde" ile ilgilidir. Güzel, başarılı bir ifâdedir; çirkin ise, ifâdenin eksikliğidir, daha doğrusu yokluğudur. Sırf güzellik ise, sadece ifâde'dir, sadece sezgidir. Burada herhangi bir pratik eleman söz konusu değildir. Buna göre kategorileştirmeye dair "sempatik, trajik, komik, humoristik" gibi bütün psikolojik ve yalancı estetik kavramlar estetikten atılmalıdır. Bu kavramların hiçbir felsefî değeri yoktur, onların yeri felsefe değil de, "tecrübî" bir ilim olan psikolojidir..."
Sayfa 416 - -Benedetto Croce- İBDA YayınlarıKitabı okudu
KAYDIRAK KAFALI KAŞAR!..
- " (...) Büyük Doğu-İbda orijinalitesine âit olmak üzere fikir ve ilim devşirme usûlünün görünen örnekleri, kat'iyyen bir meâl ve tefsir işi değil, dünya irfan sofrasından pay almış bir adamın, "ilham" verimleridir. Ölçü ve ölçülendirmelere riayet kaygısını canından aziz bilen adamın, ölçü ve ölçülendirmelere vurduğu "ilham" verimleri. Hani, bizim "İslâm'ı, İslâm'ın istediği şekilde anlamak" diye ortaya koyduğumuz meseleyi, "Kur'ân'daki İslâm!" diye -Kur'ân'da İslâm'dan başka bir şey var ya!- muzipleştiren kaydırak kafalı kaşarın buluşlarına (!) dönmesin iş! Allah'tan başka her şeyin kölesi olan ve İslâm'ı da küfrün en kel keleş düşünce (!) ve düzenine göre ehlileştirmeye bakan söz konusu vasıf dışıların geveleyip durdukları "çağdaş tefsir" sümüklülüklerine dikkat; onlar memur oldukları işi üzerinde de, siz her dem bunu böylece yüzlerine vurucu bir aşağılama-kumaşlarını işaretleyici dikkat içinde olun!.."
Sayfa 26 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
TEKNİK: UYGULANMIŞ İLİM...
- " (...) Eşya ve hâdiseler karşısında ruhun "nasıl" tavrına karşı, akıl "niçin"lerle yaklaşıyor ve fikir zuhura geliyor; mevzulara tahsis olmuş "ruh"un fikirleri mânâsına fikir. Meselâ ruh su ise, soğukta donarak buz, sıcakta kaynayarak buhar hâlinde, aslî keyfiyetin soğuk ve sıcaklıktaki görünüşleri olarak, mevzuya tahsis edilmiş fikirler oluyor. Nasıl ki, kendimizi ifâdeye geçerken ruhumuzu birbirinden farklı kelime klişelerine bindirerek, "farklılık" içinde ruhumuzda "yekpâreleştirdiğimiz" mânâlar zemini kuruyorsak; nasıl ki, bu klişeler içinde ruhî muhteva pelteleşiyorsa, demek ki varlığı kavramaya dair teşekkül eden her uygulama, kaynağı ruh olan bilginin değişik derecelerdeki tezahürü olarak "pratik" ifâde ediyor. İşte belli bir mevzuya tahsis edilmemiş ve özel bir mânâ yüklenmemiş olarak "teknik" budur; uygulama, hareket, pratik. O hâlde teknik, tıpkı pratik gibi, üstüne nisbetle teknik, altına nisbetle uygulanacak teoridir. Demek ki teknik, uygulanmış ilim demektir; bir mevzuda bir araya getirilmiş düzenli bilgilerin bütünü teori olduğuna göre, teorik bilginin uygulanışıdır. Teknoloji; bir endüstrinin makine, âlet ve yapım metodu olarak, "çeşitli" bilgi dallarının pratik alanda sistemli uygulanışı. İşte, işin fizik hakikatinden metafizik mânâsına kadar çeşitli yönlerinin topluca hülâsası bu.
Sayfa 654 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
SIHHAT...
- " (...)Eşyayı, ister onun karşısında duran hasse ve his-duyguların ondan etkilenmesi ile idrak ettiğimiz kabul edilsin, isterse bizde bulunan ve bilinen idelere nisbetle idrak edişimizden bahsedilsin, bu iki temel duruşun birbirine zıt ilmî ve felsefî izâhları bir yana, neticede ikisinin de birleşeceği temel nokta eşya karşısında duran insanın sıhhat (dediğimiz) şartıdır. Bütün insanların üzerinde müşterek olduğu-olacağı basit bir şey, meselâ sathı düz bir duvar ele alalım; hem dokunma hem de görme organlarımız bunu böylece idrak ederlerken, aksi idrakler istisnadır ve sıhhatli değildirler... Bir de tersini düşünelim: İstisnalar çoğunluk ve çoğunluk da istisna olsun; çoğunluk duvarı kabartmalı görürken, azınlık düz görüyor ve duyuyor olsun... Böyle bir durumda da, duvarı kabartmalı idrak eden sıhhatli kabul edilirken, düz idrak edenler sıhhatsiz sayılırlar... Sıhhat?"
Sayfa 372 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
HER DÜŞÜNCE İNSAN BİÇİMLİDİR!..
- " (...) "Her düşünce insan biçimlidir!" hakikati üzerinden gidersek, "Allah'tan başka her şey bâtıl" ölçüsü, topyekûn isimlerin silinmesi idrakidir ki, bilen'in bu türlü garkolması yanında hiç olmaması da "ism"den bahsi kaldırır. "Allah isimleri âdem'e öğretti!" ölçüsü, görünen varlığın gayr mânâsını ve âlemin hâdis-sonradan olmasına nisbetle isminde hâdis anlamını verir."
Sayfa 501 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
231 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.