1000 kitaba ilk üye olduğumda bir karar almıştım. O güne kadar okuduğum kitaplar için yorum yazamazdım, çoğunu hatırlamıyordum bile ama üye olduktan sonra okuduğum her kitap için kısa da olsa bir yorum girecektim. Çünkü artık tüketici olmak değil, edindiğim duygu ve bilgilerle ortaya yeni bir bakış açısı koyup diğer okuyucular için bir "üretim" yapmalıydım. Bunu uygulamak sandığımdan daha zor oldu. Herkesin çok beğenmiş olduğu, bir sürü baskısı yayınlanmış, ödüller almış bir kitabı okudum ve hiç beğenmedim. Ama "beğenmedim" demek zor geldi.. Ya da onlarca kitap yazmış başka bir yazarın dili için "samimiyetsiz geldi" derken içimde hep "ben kimim ki böyle yargılayabiliyorum" ikilemi vardı. Ama her zorluğa rağmen bir şekilde yazdım, almış olduğum kararı uyguladım... Taa ki şu ana kadar. Sabah işe gelirken serviste bitirdim Ağrıdağı Efsanesi'ni. "Büyülendim" demek dışında ne diyebilirdim ki.. kısacık bir destana kocaman bir aşkı, kültürümüzü, insanımızı, yozlaşmaları, halktan ayrı düşmüş yönetimi ve daha niceleri sığdırmış Yaşar Kemal gibi bir kalemin üstüne hangi kalem bir iki kelime daha ekleyebilir ki? "İstanbul buluşmasında bu kitabın okunması için emeği geçen herkese teşekkür ederim"den öte bir yorum yapmak imkansız geldi bana.. Sevgiler
Dün akşam 8:30 civarıydı 10km yol yürüdükten sonra eve dönüş yolunda migrostan süt almış eve gidiyordum. Evim optimum fitness spor salonun hemen yakınında önümden bir kız geçti spordan yeni çıkmış olduğu çok belliydi, neredeyse 5yıldır bu şehirdeyim hayatımda gördüğüm en güzel kızdı. Buradaki insanlara benzemiyordu, bu şehirden olmadığı aşıkardı. Ona merhaba deyip arkadaş olmak isterdim, yanlış anlayacağını düşünüp karşıdan karşıya geçip evime doğru yürüdüm. Yüzü çok güzeldi, belki onun gibi görünmek istediğimden belkide yüzünün güzelliğinden unutamadım büyülendim. O anı unutmak istemediğim için buraya yazıyorum ve unutmak istemiyorum o güzelliği. Yemin edebilirim her kim görse büyülenir aşık olurdu. Hayatımda gördüğüm hiçbir güzelliği unutmak istemiyorum. Tekrar karşılaşmak direğiyle
Reklam
Ahmet Telli / İmlasız
"Ayağı kayan bir çocuk Kadar şaşkınım, bilemedim Düz yolda yürümenin imlâsını Kanayan dizlerime bakıp da Ağlamayı öğrenemediğim gibi Sevgilisi değildim kadınlarımın Bir papağan tüneğiydim belki Ama birkaç sözcük öğrendiysem Kadınlardan öğrendim, yine de Bilemedim sevgilim diyebilmeyi Büyülendim ama büyüyemedim Aklım ermedi aynalara ve suya Yüzümü gösterip kalbimi neden Sakladıklarını öğrenemedim Şaşkınım, cahilim ben bu dünyada..."
Çıplak ayaklarımla girdim onun topraklarına. Büyülendim ve sustum.
Cezmi Ersöz
Cezmi Ersöz
Şu an oturup düşündüm de, O kadar şey içinde; Salaklığım karşısında büyülendim.
Bazen ruhumu farklı bir halet sarınca kendimi hemen bir faaliyete atıyorum.Atıyorum ki o ruh halinde girdiğim depresifler beni sarsmasın.Tevafuk olucak ya hani;Bir İran filmi izledim.Öyle etkisinde kalıp büyülendim ki filmin bana verdiği o duygu selininin altında boğulup kaldım.Çok uzatmadan filmden şu beyitleri kendime pay olarak biçtim.Der ki ; "Herkes bir ömür cennetin anahtarını aradı. Bir hazine, bir kimya ya da bir iksir... Mutluluğun sırrını yanlış şeyde arıyorlar. Orada olmadığı mâlumdur... Bu hazineyi hayal edenler, bu hayal ile hazineyi kaçırıyorlar. Tüm bu mantık tek bir kelimeyle özetlenebilir; buna ister anahtar deyin ister remz. İnsanların arayıp durduğu bu kimya Aşk'tır, gerisi çerçöptür. "O'nun aşkının kimyasından, bu kara yüzüm altın oluverdi. Evet senin lütfunun mutluluğuyla toprak altın olur." | Hafız Şirazî "Eğer okuduklarınız bizimkiyle aynıysa yırtıp atın kitaplarınızı! Çünkü aşk ilmi hiçbir kitapta yazmaz!.."
Reklam
436 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.