Gerçekten de, sadece bir erkeğin sefaletini görenler hiçbir şey görmemiş sayılırlar, kadının sefaletini görmek gerekir; sadece kadının sefaletini görenler hiçbir şey görmemiş sayılırlar, çocuğun sefaletini görmek gerekir.
Her şeyin değişimle meydana geldiğini gözle; evrenin doğasının en sevdiği şeyin var olanı değiştirmek ve ona benzer yeni şeyler yapmak olduğunu düşünmeye alış. Çünkü var olan her şey bir bakıma olacak olanın tohumudur.
Reddedilmenin acısını bir kere yaşadıktan sonra da olmadık şeyleri reddedilme olarak algılamaya başlar, hatta beklentisiyle insanları onu reddetmeye teşvik eder.
Bazı kişiler tanrılar tarafından gerçekten sevilir; bu sevgiye layık olmaları da şart değildir. Hiçbir çaba göstermeden, plan yapmadan her şey ayaklarına gelir.
Rutin ya da olaysız geçen bir sürenin insana bitmez tükenmez geleceğini varsaymak mantıklıdır. Öyle olması gerekir ama değildir. Asıl sıkıcı ve olaysız zamanlar şıp diye gelip geçer. İlgiyle renklenmiş trajediyle yaralanmış, sevinçle bölünmüş zamanlar ise hatırada uzun görünen sürelerdir.
Daha önceki nesillere ait olması sebebiyle insanlar yaşadıkları problemlerin belirtilerini tanımlayamazlar. Sıklıkla problemlerin kaynağının kendi yaşam deneyimleri olduğunu zanneder ve bir çözüm bulmak konusunda çaresiz kalırlar.
...anne babamız bizden silinemez ve çıkarılamaz. Onları hiç görmemiş, tanımamış olsak bile bizler onların birer parçalarıyız. Ailemizi reddetmek sadece bizi kendimizden uzaklaştırır ve daha çok acı verir.
Hiçbir deneyimin boşa olmadığını sonunda anlamaya başlıyordum. Başımıza gelen her şeyin bir sebebi vardı, biz onun görünür önemini fark etsek de edemesek de bu böyleydi. Hayatımızdaki her şey en nihayetinde bizi bir yere sürüklüyordu.