Nehir Kıyısı Kadınları, 2010 Nobel Ödülü alan Heinrich Böll 'ün son romanı. Benimse yazardan okuduğum ilk eser.
"Rüşvet alıyorlar, füzeler yağdırıyorlar, ölüme tapıyorlar - bunların hiçbiri yeni değil. Yeni olan şu :Kendilerini suçlu hissetmiyorlar."
Diyalog ve monologlardan oluşan bir roman. Mizansen tasvirleri ile sahnede sergilenen tiyatroyu izlermişcesine bir keyif sunuyor okuyucuya.
Savaş sonrası Almanya'da politikacıların, bankerlerin, aristokratların, zamana uyum sağlayan eski Nazilerin velhasılıkelam yozlaşmış düzenin maskeli aktörlerinin ; işledikleri suçları ve yapılan yolsuzlukları halktan büyük bir beceri ile saklayanların hikâyesi Nehir Kıyısı Kadınları.
Kitapta ki en önemli unsur şu ki ; Bonn'da Ren nehri kıyısındaki villalarda oturan bu seçkin kesim ile o dönemi birlikte yaşadıkları kadınlar, entrikalar ile dolu iktidar oyunlarını sorguluyorlar.
Eşler, sevgililer ve hattâ çocuklar savaş sonrası siyasetin kıyıda köşede kalmış, üzeri örtülmüş pisliklerine ayna tutuyorlar lakin gelin görün ki bu kadınların hayatları şık, ayrıcalıklı, lüks bir tımarhane de son buluyor.
Zaman zaman tüylerim ürpererek, sinirlerime hakim olamayarak geçen bir okumaydı. Çokça etkileyici, düşündüren bir roman.
"Gasp edilen paralar, kesilen saçlar, sökülen som altın dişler nerede o zaman, onlar nereye gitti? Yakılanların cesetleriyle yapılan sabunlardan, minder yapmak için kullanılan saçlardan kim para kazandı? O asil yüzlü ve klavsen çalmak için yaratılmış gibi duran zarif elli beyler nerede şimdi? Onca para kimlerin hesapları üzerinden akıp gitti? "