Savaş sonrası edebiyatının (bence) en iyi örneklerini veren Böll'un bu romanı, diyaloglardan ve monologlardan oluşuyor. Oyun gibi değil ama, dekordan, karakterlerin özelliklerinden falan fazla bahsedilmiyor.
Böll, genellikle savaşın sıradan insanların hayatına nasıl etki ettiğini anlatır, bu romanda Almanya'nın savaş sonrasında yeniden toparlanması sırasında kimi eskiden de kalburüstü sayılabilecek konumlarda olan, kimi de savaş sonrasında yönetimde yer almış "kodaman"ların, asıl olarak onların karılarının hayatları üzerindeki savaş etkilerini anlatıyor. Bu kimseler arasında da hem eskiden hem de roman zamanında, ikiyüzlülük, güç peşinde koşup uğruna kötülükler yapabilme, görevi ve gücünü kötüye kullanma özellikleri one çıkıyor. Dini, değerleri, kadınları her şeyi kullanıyorlar. Yozlaşma karşısında kimi erkekler tiksintisini dile getirip, ona göre pozisyon alsa da, düzen devam ediyor. Kadınları ve çocukları aşağı cinsten görüyorlar. Kadınlar savaşmasa da en az erkekler kadar travmatik yaşantıları oluyor, tecavüze uğruyorlar, (hala) kimi erkeklere peşkeş çekiliyorlar. Böll, bunlara karşı duran kadınlar da koymuş romana. Bütün bunlara artık boyun eğmeyen, zorluk çeken ama yine de savaş sonrasında istemediği her türlü düzene elinden geldiği kadar hayır diyebilen kadınlar bunlar. Savaş her şeyi değiştirir çünki.
Böll'ün kadınları uzak ve mesafelidir ama yine de onları çok severim.