Kalk, iki gözüm, iskeleye geldik. Günün birinde ya çıldıracağız, ya dünyaya hâkim olacağız. Şimdilik bir rakı parası bulmaya çalışalım ve parlak istikbalimizin şerefine birkaç kadeh içelim.”
İnsanlarımız neden değişemiyordu? Neden değişik bir açıdan bakamıyordu? Ve ah, ne kadar da benziyordu inatçılığımız, dik kafalılığımız, kızgınlıkları dile getirme yöntemimiz ve kendimizi illa da haklı gösterme çabamız!