Kalemimden;
ilim madden olmasa dahi manen külfetli bir iştir. Akıl kıvranmadan, ilim kavranmaz.
Bilmek ve öğrenmek insanın en temel isteklerindendir. Bu isteğin temelinde dini gerekçeler, mutluluk, merak gibi birçok etken vardır. Bilgi aktarabilmenin/yorum yapabilmenin yolu, yorulmaktan ve konuyu kavramaktan geçer. Yukarıda dediğimiz gibi akıl kıvranmadan ilim kavranmaz.
Buna rağmen insan neden eldeki eksik bilgileri yeterli görür ve araştırma yapmaksızın ''biliyorum'' iddiasına düşer?
Bir konu/yorum hakkında hiçbir şey kavranılmamış, hiçbir çalışma yapılmamış bir vaziyette bilme iddiası ile konuya dahil olunması, bilmediğinin alimi olmaktan başka nedir? Bu ve benzer nedenler, toplumda herkesin kendi doğrularını savunmasına ve bu da hakikat kapısının kapanmasına sebebiyet verir. Hz Ali (ranh) "İlim bir nokta idi, cahiller onu çoğalttı." buyurmuş ve adeta cehlini itiraf edemeyenler sebebiyle ilmin haysiyetinin nasıl zedelendiğini vurgulamıştır.
''Bilmiyorum'' diyebilmek, her daim bizim için öğrenmeye kapı aralar.