Yine de sözcüklere dökemediğim, tanımlayamadığım bir hüsranla doluydum. Bu öyle bir şeydi ki kelimeler kifayetsizdi. Belki benden bile daha büyüktü. Belki tam aksine, ben o hüsranın içinde yaşıyordum. Tıpkı içinde kilitli kaldığım bir ev gibi.
Radyoda her zamanki gibi Morrissey çalıyordu .... .....
....... :
"Güneş ışığının parça lanmış insan kemiklerine vurduğunu görene dek hiç aşık olmamışsındır."