Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
111 syf.
10/10 puan verdi
04.06.2016
"...O zaman, neden bilmem, içimde bir şey delinir, yırtılır gibi oldu. Avazım çıktığı kadar bağırmaya başladım, ona küfür ettim, dua filan etmemesini söyledim. (...) Kendinden ne kadar da emin görünüyordu, değil mi? Halbuki onun bu güvenli edalarının bir kadın saçı kadar bile değeri yoktu. Yaşadığına bile emin değildi, bir ölü gibi yaşıyordu
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019111,4bin okunma
Reklam
99 syf.
4/10 puan verdi
Yazarın kendi ağızından seslendirdiği bu kitap "Ben" odaklı. yazarın egosuyla baş başasınız, siz onun dediğini farklı bir şekilde düşündüğünüz zaman bu onu kabul etmiyor, yine kendi bildiğini sanki siz de ona katılıyormuşsunuzcasına anlatmaya devam ediyor. Bu kitap daha çok düşünen bir insanın savaşı, ve her savaş sonunda "savaş" olduğunu kabul eder. Ve yazarımızın kendi yaşam hikayesi ve onu kabullenişi söz konusu. Anlamak da sıkıntı çekebilirsiniz o yüzden hızlı okuyucam diye değil anlayacağım diye sindire sindire okumanız tavsiye edilir.
Düşüş
DüşüşAlbert Camus · Can Yayınları · 201915,1bin okunma
Gerçek aşk pek az rastlanan bir şeydir, aşağı yukarı yüzyılda iki ya da üç kez görülür.
Sık sık peşime düşen ve emeline ulaşamayan bir kadın genç yaşta ölüverdi. Yüreğime öyle bir oturdu ki! Üstelik kendini öldürmüştü kadın! Tanrım, ne tatlı telaş! Telefon çalar, yürek taşar, cümleler kısa kesilir, ama örtülü anlamlarla yüklüdür, acı bastırılır ve hatta, evet, biraz da kendini suçlar insan!
Duygularımızı yalnız ölümün uyandırdığına dikkat ettiniz mi? Bizden yeni ayrılmış dostlarımızı ne kadar severiz, değil mi? Ağızları toprakla dolup hiç konuşmaz olmuş hocalarımıza ne kadar hayranızdır! Saygı o zaman çok doğal olarak gelir, belki de tüm yaşamları boyunca bizden bekledikleri o saygı. Ama biliyor musunuz niçin ölülere karşı hep daha dürüst ve daha cömertizdir? Nedeni basittir! Onlara karşı bir yükümlülüğümüz yoktur.
Reklam
Şurası gerçek ki her şeyde rahattım, ama hiçbir şeyden de hoşnut değildim. Her haz başka bir hazzı aratıyordu bana.
Kader tornacılık ya da kiremitçilik gibi bir el sanatı seçmek zorunda bıraksaydı beni, sakin olun, damları seçerdim ve baş dönmesiyle dostluk kurardım.
Ama işte, haklı yandaydım, bu da vicdanımın rahat olmasına yetiyordu. Doğruluk duygusu, haklı olmanın verdiği doyum, kendini değerlendirmenin sevinci, bayım, bizi ayakta tutan ya da ilerleten güçlü zembereklerdir.
Hele hele, dostlarınız kendilerine karşı içten olmanızı istedikleri zaman onlara inanmayın. Onlar, sizin içtenlik vaadinizde bulacakları ek bir güvenceyi kendilerine sağlayarak onlar hakkındaki iyi fikrinizi sürdüreceğinizi umarlar yalnızca.
Reklam
Bazen bir şeyin içyüzü, yalan söyleyende doğru söyleyenden daha iyi belli eder kendini. Doğru, ışık gibi kör eder. Yalansa, tersine, her nesneyi değerlendiren güzel bir alacakaranlıktır.
Kısacası, biz hem suçlu olmaktan çıkmayı, hem de kendimizi arıtmak için çaba göstermemeyi isteriz. Yeterli hayasızlık da yoktur, yeterli erdem de yoktur. Ne kötülük, ne de iyilik enerjisine sahibizdir.
Kısacası, mutlu yaşayabilmem için, seçtiğim varlıkların hiç yaşamamaları gerekliydi. Onların yaşamlarını benim keyfime bağlı kılmak gerekirdi.
Gerçekten de, gülünç bir korku peşimi bırakmıyordu: İnsan, tüm yalanlarını itiraf etmeden ölemezdi. Tanrı'ya ya da temsilcilerinden birine değil, bunun üzerindeydim ben anlayacağınız gibi. Hayır, yalanı insanlara, bir dosta ya da örneğin sevilen bir kadına itiraf etmek söz konusuydu. Aksi halde, bir yaşamda saklı kalmış bir tek yalan oldu mu, ölüm bunu kesinleştirirdi. Hiç kimse bu konuda hiçbir zaman doğruyu bilemezdi, çünkü doğruyu bilen tek kişi, sırrının üzerine yatan ölünün kendisiydi.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.