Bir gün Cebrail (aleyhisselam.) geldi ve dedi:
“Ey Allah’ın Resulü işte Hatice geliyor. Beraberinde bir kap var, içerisinde
katık, içecek mevcut. O yanınıza ulaştığı vakit, ona Rabbinden ve benden selam
söyleyin ve onu, gürültü ve yorgunluk bulunmayan cennette, içerisi oyulmuş
inciden mamul bir ev ile müjdeleyin.”
Peygamberimiz, Allah’ın ve Cebrail’in selamını Hatice’ye verdi. Hz. Hatice
selamı ince bir sır ile aldı, dedi ki:
“O şanı yüce Rab Teala Selam’ın kendisidir. Selam O’ndandır. Cebrail’e de
bizden selam olsun.”
Allah’tan gelen selam, Hz. Hatice’nin manevi yüceliğini gösteriyordu. Selamı
alış biçimi de onun ilmî genişliğini...
Hz. Hatice anlayışı ile Cenab-ı Hakk’a selam verilmeyeceğini, selamın
mahlûkata verileceğini bilmekteydi. Hem de Selam, Allah’ın ismiydi. Selamda,
selamet duası yapılmaktaydı. Bunun için Allah’a selam söylenmesi uygun
olmazdı.
Bu sırrı anlamayan sahabilerden bazılarının, tahiyyatta Allah’a selam
vermeleri üzerine peygamberimiz bunu men etmişti.
Hz. Hatice hem Allah’ın, hem Cebrail’in selamını alan tek kadın olmaktaydı.
Ve Allah tarafından cennet müjdesi daha dünyadayken verilmekteydi...