“Palyatif toplum, ilaçlar ya da medya yoluyla oluşan duyarsızlık sayesinde eleştiriye karşı bağışıklık kazanır. Sosyal medya ve bilgisayar oyunları da anestezikler gibi etki gösterir.”
“Şu anda aşağıya inen bir asansördeydim. Böylece durup beklediğim takdirde er geç en aşağıya kadar inecektim, ama yukarıya doğru koşarsam belki de ayrı yerde kalmam mümkün olabilirdi. Önemli olan şey, ne olursa olsun yukarıya doğru koşmaya devam etmekti.”
“ Evren infilak ediyordu, her bir zerrecik birbirinden koparak – bir bebeğin annesinin rahminden koptuğu, dostların birbirinden ayrıldığı ve herkesin kendi yoluna koyulup hedef kutusu olan ölümün kucağına doğru tek başına gittiği gibi – bizi karanlık ve yalnız bir mekana fırlatıyor, bizi sonsuza dek birbirimizden ayırıyordu.”
“Aşkın gizemini anladığımı söyleyemem, ama bu yaşadığım şey, bir kadının bedenini kullanmanın da ötesindeydi. Dünyanın yukarılarına kaldırılmak, korkuyu ve ıstırabı aşmak ve kendimden daha büyük olan bir şeyin parçası olmaktı bu. Kendi zihnimin karanlık hücresinden çıkarılmış ve başka birisiyle bir bütün haline getirilmiştim”
“Seni belki de orada ziyaret bile etmeyeceğim. Sen Warren’a gittikten sonra, seni unutmak için elimden geleni yapacağım. Başka türlü davranacakmışım gibi rol yapamam. Ama sen gidene kadar, ikimizin de yalnız kalması için bir neden yok.”
“Büzülüyorum. Bu, bedenimdeki atomların birbirine yaklaşması ve daha yoğunlaşması gibi bir şey değil, bir tür füzyon – yani, özümdeki atomların mikro kozmosa karışması.”
“Burada öylece yatmış beklerken, öyle bir an geliyor ki, kendi içimdeki ben oluyorum ve yine bedenimle veya duyumsamalarımla ilgili tüm sezilerimi kaybediyorum.”
“Yeryüzünde huzurlu
bir yer aradım ömrümce
Ama sakin ve
huzurlu bir yer bulamadım
Dünya bana bir şeyler verdi
Karşılığında bir şeyler aldı
Verdikleri bazen
tatlı bazen de acıydı
İsteklerimi takip ettim
Beni kendine köle etti...”