Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

ily

ily
@celebrindale
594 kütüphaneci puanı (Geçen ay: 6)
165 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
"Eskiden olduğumuz kişiler bizi şu an bulunduğumuz yere getirdiler ama bundan sonra nereye gideceğimizi söylemiyorlar. Anılar bir türlü bırakamadığın birer yüktür."
Sayfa 636
Reklam
"Cahiller bir gaye bulup ona sımsıkı tutunurlar çünkü o gaye dahilinde önemlilik illüzyonu yatar: İman, bir kral, bir kraliçe, bir imparator veya öç... Hepsi de ahmakların kalesidir."
Sayfa 540
"Elimden hiçbir şey gelmez. Bu bilgi bir deliliğin fısıltısıydı. Suikastçı tek bir şeyden korkar, onun düşüncesi bile içinin dehşetle dolmasına yeterdi: Çaresizlik. Fakat esir alınmanın, işkenceden geçirilmenin çaresizliği değil... Kalam'ın korktuğu önemsizlikti. Bir etki yaratma, dünyayı kendi bedeninin ötesinde bir değişime zorlama acizliğiydi."
Sayfa 436

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Geçit verdiğin her kötülük zamanla sıradanlaşır. Asıl sorun o kötülüklere alışmanın onları söküp atmaktan daha kolay olmasıdır."
Sayfa 424
"Bütün şahsi tanrılarımıza rağmen Hood bin farklı kılıkta hepimizi kucaklıyor."
Sayfa 395
Reklam
"Tarihin en büyük laneti, onu okuması gerekenlerin öyle bir şey yapmamalarıdır."
Sayfa 370
“Bhok'aralların beyinleri küçüktür. Ufacık yuvarlak kafataslarının içindeki ufacık beyinler. Sıçanlar kadar kurnaz olup ışıltılı siyah taşlar gibi gözleri vardır. Bir defasında biriyle tam dört saat bakıştım. Gözlerimi bir kerecik bile kaçırmadım, hayır efendim. Bu bir müsabakaydı ve kaybetmeye hiç niyetim yoktu. Dört saat, yüz yüze. Birbirimize o kadar yakındık ki pis nefesinin kokusunu alabiliyordum. Kim kazanacaktı? Tanrılara kalmıştı.” Mappo dönüp Icarium'a göz attı, ardından genzini temizledi. “Peki o... o akıl savaşını kim kazandı, Iskaral Pust?” Baş Rahip sert bakışlarla Mappo'yu süzdü. “Ne denli yavan ve alakasız olursa olsun, amacından dönmeyen birine baktığınızda yarım akıllı neymiş anlarsınız. Bhok'aral gözlerime ebediyen bakabilirdi zira içinde bir zekâ parıltısı dahi yoktu. Yani onun gözlerinin içinde. Dikkatimin dağılması, üstünlüğümün ispatıydı.”
Sayfa 165
"Güruh denilen şey kanserin sosyal eşdeğeridir. Salgıladığı zehir, güruhu oluşturan üyeleri, normal durumlarında asla sergileyemeyecekleri vahşi bir şiddetle davranacak kadar kişiliksizleştirir."
Sayfa 402
"Tutku suçları ancak insanın kanı beynine sıçradığında işlenir, ama kan nadiren insanın beynine sıçrar. Kelimelerse her zaman bizimledir ve kelimeler büyüler ve sihirli formüllere olan inancı bir şekilde meşrulaştıracak kadar muazzam bir ima etme, fikir verme gücüyle yüklüdür. Tutku suçlarından çok daha tehlikeli olanlar idealizm suçlarıdır, takdis edilmiş kelimelerin teşvik ettiği, beslediği ve ahlakileştirdiği suçlar. Bu tür suçlar nabız normalken planlanır ve uzun yıllara yayılacak şekilde sarsılmaz bir sabırla, soğukkanlıkla gerçekleştirilir. Geçmişte, idealizm suçlarını dikte eden kelimeler ağırlıklı olarak dini kelimelerdi; şimdi ise ağırlıklı olarak politik. Dogmalar artık metafizik değil pozitivist ve ideolojik. Değişmeyen ise, dogmaları ezberleyenlerin putperestçe batıl inançları ve sistemli delilikleri, şeytani vahşetleri, bunlara dayanarak sürdürdükleri inançlar."
Sayfa 381
İç mimari konusunda da beşeri bir görkemden daha fazlasını görme istekleri, daha üstü kapalı anlatılmıyordu. Bu gerçek, Palais Cardinal inşa edilirken bir çocuk olan ve Versailles tamamlanmadan ölen şair Andrew Marvell tarafından şöyle anlatılmıştı: Sergilenecek onca şeyi varken çılgın insanların Nereden çıkmış inşası bu oransız binaların? Vahşi hayvanlar belli olur barınağından Kuşlar da onlardan kalmamış geri; Alçak tavanlı kaplumbağalar oturmakta Kaplumbağa kabuğuna uygun kutularda: Sevmez hiçbir yaratık boş alanları; Bulundukları yeri doldurur vücutları. Fakat her kim ki yayılır gereksiz yere, Cesedinden fazla yer ister canlı hâline, Ve dolaşır içi boş sarayında kaybederek kendini Tıpkı esen rüzgârlar gibi. Ne gerek var bu mermer kabuğa Bu şımarık toz zerreciklerini barındıracaksa?
Sayfa 332
Reklam
"Çarpılma doğaüstü olmaktan daha sıklıkla sekülerdir. İnsanlar nefret ettikleri bir insan, nefret ettikleri bir sınıf, ırk veya ulus hakkındaki düşünceleri tarafından ele geçirilir. Günümüzde dünyanın kaderi kendi kendilerine şeytan çarpmış insanların elindedir: Başkalarında görmeyi seçtikleri kötülükler tarafından ele geçirilen ve bu kötülükleri sergileyen insanlar."
Sayfa 303
"Kötülük üzerine sürekli ve yoğun odaklanmanın etkisi her zaman felaket olmuştur. Kendi içlerindeki Tanrı için değil de başkalarının içindeki şeytana karşı savaşanlar asla dünyayı iyileştirmeyi başaramazlar; dünyayı ya olduğu gibi bırakırlar ya da savaş öncesinden de hissedilir derecede kötü bir hâlde. Esasen kötülük hakkında düşünerek, niyetimiz ne kadar mükemmel olursa olsun kötülüğün kendisini görünür hâle getirmesi için fırsatlar yaratırız."
Sayfa 224
BÖLÜM III
"Topluca yalıtılmış bir bencilliğin içine düşüşümüzün etkilerini bir başka düşüşle, hayvanlık ve akıl hastalığının içine doğru tam anlamıyla bireysel bir düşüşle veya daha az ya da daha çok itibarlı sanata, bilime, politikaya, bir hobiye ya da bir işe kendimizi daha çok vererek azaltmaya çalışırız."
Sayfa 99
Ustalık Yılları
“Ben tek başıma bir şey değiştiremeyecek olduktan sonra, görünüşte bu başkalarını ve kendisini aldatma, insanın yaradılışından gelen bir gerçek olduğuna göre,” diye düşünür, “dış dünyayla aramdaki uyumu ve ilişkileri neden bozayım?” Akıllı kişi yakınmaz. Bilge kişi kendisini heyecana kaptırmaz: Dikkatli bakışlarıyla ve dudaklarında aşağılayıcı bir gülümsemeyle çevresinde tozutup duran deliliğe bakar yalnızca ve Dante'nin, “Guarda e passa!” öğüdüne uyarak kendi ısrar ettiği yolda gider.
Sayfa 74
Niobe
"Manisa'da kadın yüzü biçiminde bir kaya vardır, bir derenin üstüne sarkan kapkara, pürtük pürtük bir kaya, göz yerindeki oyuklarından su sızar; Niobe'nin gözyaşları derlerdi ve derler. Ağlar durur yaşlı ana yitirdiği bunca çocuklarına. Ama birkaç kilometre ötede, Sipylos dağının yamaçlarında, çalılıklar arasında başka bir kaya, Ana Tanrıça Kybele'nin anıtı vardır Manisa'da. Kybele ana, Niobe ana, bir de öç alan, analıkta her ölümlüden üstün olduğunu açığa vuran Leto ana. Bunlar hep aynı inanç ve efsane zincirinin halkalarıdır."
Sayfa 218
177 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.