Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Cumali Çepoğlu

Cumali Çepoğlu
@cepoglu53
Erzurum
23 okur puanı
Nisan 2023 tarihinde katıldı
Bir kavramı, her zaman Tek kavramı değildir. Bir, sayısal bir kavramdır; oysa Tek kavramı niteliksel ve varlıksal bir kavramdır. Niceliksel bir kavram değildir. Bu açıdan her Bir, her zaman Tek anlamında değildir. Her Tek, Birdir; ancak her Bir, Tek değildir.
Reklam
Türk soylulara göre Güneş, dişi en büyük kutsaldır; yeryüzü, erkek en büyük kutsaldır. Türkler akşam vakti Güneş'in kızarıp yerle birleştiği gibi olduğu yere, iki kutsalın birleştiği yer olarak telakki ederek, kavuşmak için hep batıya doğru göç etmişlerdir.
Toplayıcı(cami) olmak , siyaseten büyük devletler kurmayı gerektirir. Nitekim tarihte ilk büyük devletler veya imparatorluklar Türk soylular tarafından kurulmuştur. Devlet sahibi olmak nizam ve intizamı gerektirir. Türk soyluların devletleri, sadece Türklerden oluşmuyordu; topladıkları her türlü ırkı da içine alıyordu. İşte bu açıdan, devletlerin simgesi ve anlayışı olarak, mescit değil; cami kavramı gerekliydi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Karacaoğlan der ki her sözüm haktır, Yiğit olmayanın yalanı çoktur, Cehennem yerinde hiç ateş yoktur, Herkes ateşini buradan götürür.
İlk devir Müslümanlar İslam'dan mülhem olarak, akıllarıyla evren-dini kavrayarak, Batı'nın karanlık devrine karşılık olan bir zamanda parlak bir medeniyet oluşturmuşlardır. Bu parlar medeniyetin ışığından Batı da 10. yüzyıldan itibaren aydınlanmaya başlamıştır. Bu ışıkla bugünkü medeniyetlerini temellendirmişlerdir. Bugün ise Müslümanlar, geçmişlerini unutarak, ne yazık ki bugün onların karanlık devrine düşmüştür.
Reklam
"Ben özgürüm, kimsenin kölesi değilim. Ama daha çok kişi kazanayım diye herkesin kölesi oldum... Güçsüzleri kazanmak için onlarla güçsüz oldum. Ne yapıp edip bazılarını kurtarmak için herkesle her şey oldum."
...kişinin vicdanına rağmen yazdıklarını inkar etmesi doğru ve güvenilir olmaz.
Protestanlığın genel olarak İslam dünyasında ve özel olarak da Türkiye'de modernlik anlamında bir din reformu ve dini akılcılık gibi algılaması. Bu, Protestanlıkla hiç ilgisi olmayan bir tasavvurdur; çünkü Protestanlık gericilik ve tam bir köktenciliktir. Çünkü hiçbir reform öngörmemiştir.
Tolstoy şöyle diyor: -Artık her türlü inancı kabullenmeye hazırdım. Ancak bu kabulleniş bana pek huzur vermiyordu. Bir inancı kabullenirken ondan istediğim şey benden aklın inkârını istememesi ve bir yalan olmamasıydı.
Nietzsche (L'Antechrist 82-84)
Acımayla hayat inkar edildi, inkâr edilmiş olmaya en layık olarak görüldü. Acıma sizi yokluğa inandırır...
Reklam
Spinoza
...birinin bana çember kare şeklindedir demesi, Tanrı'nın insan şeklini almasını söylemesinden daha mantıklı görünmektedir.
Senin zihninin berraklığı ve keskinliği için geçmişte sana ne kadar hayranlık duyduysam şimdi de o kadar senin için feryad ü figan ediyorum ve gözyaşı döküyorum...
Dogma kelimesi,"düşünmek,tasavvur etmek,bir görüş sahibi olmak" gibi anlamlara gelen Yunanca "dokein" mastarından üretilmiştir. Dogma, teslisçi Hıristiyanlarla birlikte bir de dini anlam kazanmıştır... Dini anlamdaki dogma, felsefi anlamdaki dogmanın tam tersi bir anlam ifade eder olmuştur. Hıristiyanlığın dogması, dogma kelimesinin anlamının tam tersi," üzerinde tartışılamaz, fikir yürüyülemez" şeklinde ifade edilebilecek bir kavrama dönüşmüştür.
"Bedenin ışığı gözdür. Gözünüz sağlamsa, bütün bedeniniz aydınlık olur. Gözünüz bozuksa, bütün bedeniniz karanlık olur. Buna göre, içinizdeki 'ışık' karanlıksa, ne korkunçtur o karanlık!"
Dinlerin birçoğu, gelişim sürecine bağlı olarak insan, öğreti ve kurum anlamında kurumsallaşmışlardır. Türklerin en eski dini olan Kamlık dininin durumunda olduğu gibi, kurumsallaşmamış dinlerden bazı inanışlar bugüne kadar gelebilmişse de, bu tür dinler bir bütün olarak hep yok olup gitmişlerdir. Bu sebeple de Türkler bulundukları coğrafyalara göre, bilindiği gibi Budizm'den İslam'a kadar yeryüzünde var olan her dine geçmişlerdir.
209 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.