Okuduğum ilk Oya Baydar kitabıydı, sanırım son olacak.
Yazar ne kadar "Dersim romanı değil dese de bu kitap bir Dersim romanı.
Kitapta üç ana karakter var, birincisi şaşalı hayatı ile opera sanatçısı Diva. Yaşı geçkin, sürekli anılarını anlatan, bazı yerleri rüya mı anı mı anlaşılmayan ağdalı dille habire anlatan bir kadın.
İkincisi, Diva'nın kariyeri uğruna terkettiği kızı Arya. Hop birden hayatımıza giriyor, ne hikmetse kader onu Dersim'e sürüklüyor.
Üçüncü karakter ise Toplayıcı. Yüzüklerin Efendisi'ndeki kıymetlimiss tarzında Diva'nın etrafında dönüyor. Sığ bir karakter.
Ha bir de Arya'nın karşısına çıkan Cansa var, ağır abi, sürekli Dersim Dersim diyip, sürekli tekrar tekrar mağdur edebiyatı yapan bir karakter haline dönüşüyor.
En büyük sorun, tüm karakterlerin aynı ağızla, aynı cümlelerle, aynı şekilde konuşması. Tunceli'den çıkma, toprağı kültürü karış karış bilmesiyle oraların çocuğu olarak anlatılan Cansa, annesinin operasını dinleyip " annenizin vahşi bir sesi var" diyor. Peki.
O yıllarda yaşanan olayları tek taraflı anlatıp, üzerine bir de sürekli mağdur edebiyatının döndürülmesi kitabı oldukça sıkıcı hale getiriyor. Tekrarlar silinse kitap 250 sayfada bitebilir. Ağdalı cümleler seviyorsanız bu kitabı da sevebilirsiniz.
Kitabın özeti;
- Alakasız üç karakter,
- Tarihte yaşanmış önemli olay,
- Kaderin ördüğü ağlar - kesişen yollar,
- Aşk,
- Sürprizli son.