Lütfen hayallerimi terk ediniz hanımefendi. Henüz aşık olacak kadar tanımıyorum sizi. Zira bir yabancıya gönlünü kaptıracak kadar ilgiye aç ve inandıklarını çiğneyip geçecek kadar yalnız olsam da. Lütfen çekiniz gözlerinizi üzerimden. Baktığınız ve gördüğünüz arasındaki fark tahmin ettiğinizden çok daha fazla. Hayır! Korkum yok. Lakin sonlarına aşina olduğum başlangıçlarım var. Romantik komedi mi? Dramalar tüketiyorum perdemin önünde. Koca bir salon ve ben. Kalabalığın içinde yalnızım. Korkum yok, evet. Tutunduğum dalların zayıflığına değil, güçsüzlüğüne inandığım bileklerime kızarım genelde. Kaderci değil, yorgunum. Siz bana bakmayın. Hem birazdan ben gelirim sizin masanıza. Çelişkilerimin merakına kapılır, ruhuma bir pencere açmak için fark etmeden yaklaşırsınız usulca. Konuşmam ama anlatırım. Yanınızda durur öylece izlerim şaşıran çehrenizi. Ve kalbinize dokunur, karışabilirim size. Yüzeysellikten nefret etsem de sadece bedeninize çarpan dokunuşları da iyi bilirim. Çapkın değil, umutluyum ben gelecekten, aşina sonlarımın bir gün biteceğinden. Hem umut etmeyip de ne yapacağım? Gönlüme bağlı geçmişin çapalarını daha fazla çekemem ya. Sizde çekmeyin. Bakın duruyorum önünüzde. Sesim titrese de kelimelerim yıkılmaz. Ve hazır yeri gelmişken, Beni fetheder misiniz hanımefendi? Ruhum diyorum, Şu an nasıl da başka bir ruhun işgaline muhtaç, Anlatamam..