Öldükten sonra toprak her yerde topraktır. Birinci mevki toprak diye bir şey aramayın. Adressizliktir ölüm. Loca değil, kürsü değil, borazan değil, kantar değil. Hangi terziye diktirilicek kefenin cebi?
En önemlisi son soluğun geçmişi, toplamı ve coğrafyasıdır. Alt tarafı, ötesi, minare tozu.
Önce annem vardı. Ve annemin sesi, gözü, eli vardı her sözcükte. Soluklarımın saymanıydı annem. Evdi, bahçeydi, odaların toplamıydı. Ve her şeyin üstünde silinmesi olanaksız bir toz gibi çökelleşmişti.
Kişi bir dirhemlik bir yanlışlık yapsa bir okkalık suçlamalara çarptırılıyor. Görünürde öğütleme sayılıyor bunlar. İnsanın ensesine keser gibi inen öğütlerden sonra yol göstermeler neye yarar? Sonra gösterilen yolun en geçerli yol olduğu nereden biliniyor? Kim uydurmuş onu? Birisinin yolu bir başkasının çıkmazıdır.