Aristoteles'e göre madde ezeli ve ebedidir, yani; var edilemez ve yok edilemez. İşte bu Gazali'nin İbn-i Sina ve Muallim-i Sani'yi(Farabi) tekfir etmesinin yegane sebebidir. İslam dünyasında yapılan felsefe Müslümanlara rağmen yapılan felsefedir. Bize mâl edilemez. Ama her şeye rağmen mantık ilmini medreselere sokan da bugün hala çözümlenmesi güç sorunları ortaya atan da Gazali'nin kendisidir. Onun en büyük günahı siyasetle iş tutmasıdır.
GELECEĞİN TÜRKİYESİ VE MEDENİYET
Konu başlığı: " BU NEYİN DAVASI ❓ " youtu.be/4T1zCMOiMkc 📢 19 MART ANKARA KONFERANSI Necmettin Erbakan Kongre Merkezi 19 MART PAZAR 20:00 📭 Mehtap, Mamak Cad.No:76/A 06620 Mamak/ANKARA HERKESİ BEKLİYORUZ ❣️
Reklam
" Türkiye 'de Çip Konuşanlar Henüz Silikon Vadisi'ni Görmedi " youtu.be/-XnKqBsVjtU?si=... 🚩 Popüler bilim, 🚩 Teknoloji, 🚩 Tarih, 🚩 Diplomasi, 🚩 Sanat,
İKİ PARÇALI DÜNYA...
- "Bir ağacı görme"nin veya "flüt sesini işitme"nin sırrını çözmeye çalışan
Gilbert Ryle
Gilbert Ryle
'dir. Ona göre fizyologlar kulak davuluna fizikî bir tesirin gelmesinden, süjenin-şahsın flütün notasını duymasına kadar geçen süreçler zincirini izleyemezler ve hattâ bunu nasıl izleyeceklerini dahi bilemezler. Ona göre görme bir süreç değildir, tecrübe hiç değildir, diğer fiillere benzettiği bir fiildir. Ona göre bu, "çözümlenmesi zor iç'e âit bir olgu veya iç'e bakışla ilgili bir süreçte değildir ve hattâ bir olgu da sayılamaz"... Batı materyalizmi, zihin ve beden şeklindeki düalist geleneği sürdürmüştür. Dünyayı iki parçaya ayırmıştır. Bunlardan birincisi; ilmin haşmetli şemsiyesi altında hüküm süren fizikî, maddî, mekanik ve rasyonel dünyadır. ikincisi ise; tıp, iş çevreleri, felsefecilerin büyük çoğunluğu ve ilmin kendi dalları tarafından aşağı görülen hissî, ruhî ve sanata âit dünya, -ve genel konuşmak gerekirse yaşanan tecrübelerin muhtevası- dır..."
Salih Mirzabeyoğlu
Salih Mirzabeyoğlu
,
İman ve Tefekkür
İman ve Tefekkür
, sh 194-195, sh 194, 4.Levha -Düşünce (Sır ve Problem)- (Felsefenin Akıbeti) İBDA Yayınları
Düşünceler, fikirler, eylemler, eylemsizlikler... Ne çok savunulan şeylerdi bunlar. Bilinmeyen ama sonuna kadar savunulan... Doğru olduğunu düşündüğü şeylerin peşinden giderken, ne çok yalpalıyordu insan... Soru işaretleri vardı hep, bilinmeyen ve çözülememiş olan. Bilmediğimizi bilmiyor olamaz mıydık?.. Susmayı denemek güzel olmaz mıydı?.. Bunca karmaşaya sebep olan cevaplar yeterli miydi?.. Sonuna kadar savunmak normal miydi?.. Çoğunluk her zaman doğruyu görür müydü?.. En iyi vatandaş profili, hangi eğitim faliyetiyle ortaya çıkabilirdi?.. Düzen nasıl sağlanırdı?.. Seçimlerde en etkili hitabet şekli neydi?.. Din neydi?.. İnançsız bir toplum mu daha başarılıydı yoksa inançlı toplum mu?.. En güçlü ekonomi olmak için yapılması gerekenler neler?.. Biz neden hâlâ kılık kıyafette takılı kalan bir toplumuz?.. Neden herkes herkese kendi fikirlerini dayatma eylemi içerisinde?.. Toplumun bilinç düzeyi nasıl daha iyi hâle getirilir?.. Halkın, kanunları harfiyen uygulaması için nasıl bir yol izlenmeli?.. Halk için en iyi hizmet nedir ve nasıl sunulması gerekir?.. Kafamın içinde dönüp duran milyonlarca soru işaretlerinden birkaçı... Öğrenmem gereken ne çok şey var...
Emekçi Kadınlar Günü...
Devrimlerin tümünde olduğu gibi günümüz devrimlerinin başarması gereken en temel konusu kadın etrafındaki yaşamı çözme işidir. En gelişkin savaş sorunlarından tutalım barışa onun özgür temeldeki gelişimine kadar işlerin odağında kadın etrafındaki örülmüş zihniyet ideoloji örgüt baskı sömürü gerçekliği ile ele alınmadıkça çözümü bu temelde derinleştirmedikçe devrimi dolayısıyla savaşı kadından kopuk olarak ele aldıkça ne savaşın tam bir özgürlük savaşı olması mümkündür, ne de ardından gelişebilecek bir barış gerçekten bir barış olabilecektir. Bunun temel ve çok köklü bir koşulu kadın etrafındaki ilişkiler ağının aileden tutalım ahlaka hatta felsefeye kadar dini yaşama kadar hepsi bu konuda ne söylüyor ve ondan da öteye ne yapmışlar ne yapmayı düşünüyorlar bizzat nasıl bir düzen kurulmuştur bütün bunların çözümlenmesi hayatidir. Kaldı ki Kadınsız devrim olmaz denilir yaşam olmaz denilir doğru fakat günümüzde neredeyse bu haliyle kadınlı yaşam veya mevcut statüko altında erkekli yaşam benim halen kabul etmekte en çok kabul etmekte zorlandığım bir yaşam biçimidir. Nereden bakılırsa bakılsın gelişen güçlenen kadının yaşamın ta kendisi olduğu görülüyor. Bizim halkımızın tarihinde kadınla yaşamın kelimesi aynıdır ama şimdilere doğru geldiğimizde birbirlerine en zıt iki kelime hâline geldi. Biz bu uçurumu tekrar kapatıyoruz. Yani Jin û Jîyanla kelimelerini artık birleştiriyoruz. Bu güzel bir gelişmedir. Bugün dolayısıyla bu gelişmeyi bütün kadınlara kutluyorum ve sürekli başarılarını diliyorum...
Reklam
404 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.