Düşünceler, fikirler, eylemler, eylemsizlikler... Ne çok savunulan şeylerdi bunlar. Bilinmeyen ama sonuna kadar savunulan... Doğru olduğunu düşündüğü şeylerin peşinden giderken, ne çok yalpalıyordu insan... Soru işaretleri vardı hep, bilinmeyen ve çözülememiş olan. Bilmediğimizi bilmiyor olamaz mıydık?.. Susmayı denemek güzel olmaz mıydı?.. Bunca karmaşaya sebep olan cevaplar yeterli miydi?.. Sonuna kadar savunmak normal miydi?.. Çoğunluk her zaman doğruyu görür müydü?.. En iyi vatandaş profili, hangi eğitim faliyetiyle ortaya çıkabilirdi?.. Düzen nasıl sağlanırdı?.. Seçimlerde en etkili hitabet şekli neydi?.. Din neydi?.. İnançsız bir toplum mu daha başarılıydı yoksa inançlı toplum mu?.. En güçlü ekonomi olmak için yapılması gerekenler neler?.. Biz neden hâlâ kılık kıyafette takılı kalan bir toplumuz?.. Neden herkes herkese kendi fikirlerini dayatma eylemi içerisinde?.. Toplumun bilinç düzeyi nasıl daha iyi hâle getirilir?.. Halkın, kanunları harfiyen uygulaması için nasıl bir yol izlenmeli?.. Halk için en iyi hizmet nedir ve nasıl sunulması gerekir?.. Kafamın içinde dönüp duran milyonlarca soru işaretlerinden birkaçı... Öğrenmem gereken ne çok şey var...