“Anılar eğer acı verici ise onlarla yaşamak zordu. Tıpkı ayakkabında bir çakıl taşı ile dolaşmak gibi. Boyutu ne kadar küçük olursa olsun, o kadar çok huzursuz ederdi ki seni, şaşırıp kalırdın…”
“ …hayata dair çok önemli bir ders çıkarmıştı. Yapacağınız şeyin ne kadar kıymetli olduğunun hiçbir önemi yoktu. O şeyin kıymetini belirleyen içerik değil, ona ulaşabilen kişi sayısıydı…”
“İşte tam burada göz göze gelmişlerdi ilk kez. İşte burada değişmişti adamın hayatı. Her gün ölüme daha da yaklaşan bir insanı tekrardan hayata bağlayacak bir umut olmuştu bu karşılaşma…”
“Duvarlar. Hastaneye yolu düşen insanların en çok baktıkları yer. Çünkü hastaneler, umut ve umutsuzluğun garip bir denge oluşturduğu devasa bekleme salonlarıydı…”