Kitap okumaya hiç istemediğim bir şekilde ara vermemden sonra bilinmeyen ve umutsuzluk içinde bekleyen bu kadın bana iyi geldi. Can yoldaşımın, en değerlimin hediye ettiği bu güzel kitabı hemen incelemek istedim.
Stefan Zweig nasıl yapmış bilmiyorum ama umutsuzluk içinde bekleyen bir kadının, varlığından bile şüphe duyacak bu kadının ruh halini, düşüncelerini, hislerini bana göre tam da olması gerektiği şekilde -gerçekçi- yansıtmış. Kitabı okurken üzüldüğüm, kadına kızdığım çok yer oldu. Böyle olmamalıydı, hayatını ona bağlamamalıydı, umutsuzca beklemeliydi, belki de sevmemeliydi...Fakat sonra asla tanınamayan bu kadının ne kadar büyük bir tutku haline getirip sevdiğini görünce yine aynı yere çıktım : Onu asla ama asla tanımayan hatırlamayan adama duyduğu aşk gözlerini kör etmişti.
Kitap zaten hemen sizi kendine bağlıyor ve çoğu klasiğe nazaran yalın bir dili var. Öyle ki bazı şeyleri tahmin etseniz bile o adamın kadını tanımasını siz de kadınla birlikte sabırsızlık ve umutsuzlukla bekliyorsunuz. Peki umutlarımız bir yere varıyor mu? Okuyanlara soralım...
Çok da uzatmak istemiyorum, okuyun ve hislerinizi dinleyin.
Şimdiden okumayı düşünen herkese - ki kaldıysa - keyifli okumalar dilerim...