Bir yanda ailesinden altı kişi öldürülmüş bir kadın, diğer yanda oğlunu işkence sonucunda kaybetmiş bir başka kadın. Farklı sosyal sınıflardan, farklı kültürlerin insanları olmalarına rağmen Galatasaray Lisesi'nin önünde bekleyen Cumartesi Anneleri gibi ortak bir acıyla buluşuyorlar. Galiba Erbil'in romanlarından bu denli etkilenmemizin nedeni burada yatıyor, insanın deli, şeytansı ve günahkâr olduğunu anlatırken, bizden hiçbir şey saklamıyor. Sonuçta bu açıklık tüm kirleri temizler berraklıkta parlıyor.
Ağır ceza reisi duruşmaya girerken
safir bir göz yapışıyor kırmızı yakasına
kırmızı yakaları var yargıç cübbelerinin
Fransız ihtilalelinden kalma.
Burslu okuduğu yıllardan kalma ceza reisinin
garip bir tarafı var
kaşlarını çatınca bir çocukluk
dolduruyor yüzünü
ürkünç bir uğursuzluk
gülümsediği sıra.
Garip bir tarafı var valinin
makam arabasına
senden de bir yürüyüşü saklıyor bu meydanlar
senden kalan bir ses bu gökyüzünde giderken çiçekler açmamıştı -olsun-
seni çiçekli dallarına anlatacak ağaçlar
eğer yolunuz beyoğluna düştüyse
ve günlerden cumartesiyse
zaman da öğlene yaslanmışsa
yürüyüp galatasaray lisesinin
tam da önüne geldiyseniz
önce kalkanlı polisleri görürsünüz
kayışları zorlayan kurt köpeklerini
panzerleri, dizilmiş çelik kaskları