Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kelimeler gelmiyor dilime, konuşamıyorum ama içim haykırıyor yanlış yaptıklarını. Anlatamıyorum, ağlıyorum ve kalbim buz tutarken eriyor. Beni ağladığım, güçsüz olduğum için suçluyorlar ancak bilmiyorlar mı, ben böyleyim. Güçsüz değilim, sadece kaybetmekten korkuyorum ve kuru nehirden gelen damlalar yanaklarımdan süzülüyor. Beni anlamıyorlar. Değer verdiğim şeyleri kaybettiğimde dünyamın kül olup seller içinde kaldığını, mezar taşlarının yerlerinden ayrılıp beni aramaya çıktıklarını bilmiyorlar. İçimdeki kıyametin soğukluğunu ve sıcaklığını bilmiyorlar. Aslında hiçbir şey bilmiyorlar. Kalbimin bana değil, ölü birine ait olduğunu bile bilemeyecek kadar benden uzaklar ancak aslında öyle değil, değil mi? Ağlıyorum çünkü yangını söndürüp o küçük, ağlayan çocuğu kurtarmam lazım. Onu o dünyadan çıkartıp nefes almasını sağlamam gerekiyor yoksa aldığı her nefes onun ciğerlerine batacak, canını yakacaktır. Onu kurtarmam gerekiyor.
Kendini değersiz hissetmek
Son zamanlarda bu hissi o kadar çok yaşıyorum ki. Çünkü çevremde sayısız insan var ama derdimi anlatsam ya anlamıyorlar ya da yokmuş gibi geçiştiriyorlar. Oysa ben içimdekileri birilerine anlatıp konuyu kapatmak istiyorum. Ama sanki kimse beni dinlemiyor gibi. Kimse benim yerimde olmak istemiyor gibi... Boşluktayım, yapayalnızım, bir girdabın
Reklam
Paylaşmayacağım insanlarla hislerimi Boş yere yorulmaya gerek yok Anlamıyorlar çünkü
Tanıdığınız ben, ben değilim.
Tanıdığınız ben, ben değilim. Ben neyim iyi veya kötü bir muamma. Fakat cevabı sizde değil, bende... Beni tanıdığını sanan insanlar hatta çok iyi analiz ettiğini, doğru süzdüğünü düşünen bazı kimseler müthiş yanılıyorlar. Bu benim harikulade anlaşılmaz birisi olduğumu veya çok derinlikli biri olduğumu göstermiyor elbette. Fakat ne o, ne de o. İkisi de değil. Bazen aptal gibi görünmeyi göze almak gerekiyor. Neler olduğunu bilmiyorlar ve anlamıyorlar. Bıraktım beni istedikleri gibi sansınlar. Bu gibi durumlara maruz kalmak, insan olmanın gereği olarak, anın kuvvetli tesiri ile yoğun bir duygulanım oluşturuyor. Fakat sonrasında düşünüyorsun, yazıyorsun, dışarıda biraz yürüyorsun, sonra müzik dinliyorsun, başka şeylerle ilgileniyorsun ve geçiyor. Bunları yazarken aklıma Victor Hugo'ya atfedilen şu sözler geliyor: "Kimse senin dalgalarla nasıl boğuştuğuna bakmaz. Gemiyi limana getirip getirmediğine bakar." Kıssadan hisse şu: Şartlar ne olursa olsun çabalamaya ve de personaya uygun sosyaliteye tam gaz devam... Not: Evet persona. Çünkü insan davranışları mecburi uyum gerektirir, hem sosyal hayatta hem de özellikle iş hayatında.
Ruhu şeriflerine lillâhi'l Fâtiha...
"Yüz binlerce îmanlı talebeleriniz size âtî için ümit ve tesellî vermiyor mu?" "Evet, büsbütün ümitsiz değilim... Dünya, büyük bir mânevî buhran geçiriyor. Mânevî temelleri sarsılan Garb cemiyeti içinde doğan bir hastalık, bir vebâ, bir tâun felâketi, gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bu müthiş sâri illete karşı Islâm cemiyeti ne gibi
“Yeşeren bir ağacım dünyada, kuruyup gittiğimde kim bilecek?”
İnsanlar görmezler. Kendi kendine yeten şeyler hep görmezden gelinirler. Bir ağacın sesi çıkmaz, sen sulamazsan yağmur sular, sen sevmesen kuşlar konar dalına, sen ısıtmasan güneş ısıtır içini. Ama kendi için yaşasa da hep fedakardır ağaçlar. Önce köklerini güçlendirir, bir kaynak arar kendine. Sonra yeşillenir. Oksijen salgılar insanlar için,
Reklam
Gençlerin yaşlılara söyleyecekleri hiçbir şeyleri yok. Doğaldır ki, yaşlıların gençlere söyleyecek şeyi var ama, gençler yaşlıların onlara söylediklerini anlamıyorlar, çünkü bunu hiç anlayamazlar, bu yüzden anlamak istemezler.
Thomas Bernhard
Thomas Bernhard
25.01.2024
Gecelerin sürgün edildiği bir yerden sesleniyorum sana duy beni lütfen. Daha kaç geceler böyle sessiz, böyle sensiz yaşayacağım? Bilmiyor musun ki beni ne çok mahvediyor uzaklığın ne çok bölüyor kalbimi kalbin... Bir gece daha başlıyor. Önümde upuzun yaşayacağım bir gecem, bir karanlığım daha var. Saatlere, saniyelere gireceğin, damarımdaki
Semia’nın İç sesi Aslında biraz eğlenceli biriyim her ortama ayak uydurabilen herkesi iyi anlaşan ama bazen duruyorum aslında öyle olmadığımı anlayıp sinirleniyorum sonra hayat böyle sıkıcı deyip önüme dönüyorum tekrar genelde anlamıyorlar bu geçişi bazen çok mutlu bazen aşırı çok konuşkan bazen sessizce etrafını izleyen bazen duygusuz kısacası ne yaptığı belli olmayan biriyim ama şu an gelip konuşursanız sanki dünyanın en neşeli insanı gibi direk konuşurum çok nadir insanlara diğer yanımı gösteriyorum iyi bir şey mi ? bence değil çünkü insanları kandırıyormuş gibi hissediyorum ama bunu yapmam gerekiyor gibi hissediyorum içinde bulunduğum hayat beni buna zorluyor…
384 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.