Tevhid akidesini benimseyen muvahhidler "ŞEFAAT YA RASULULLAH" sözünü söylemezler. Allah izin vermeden hiç bir kimse (Rasulullah ﷺ'de dahil) şefaat edemeyecektir. Ancak Allah c.c. izin vermesi ile başta Rasulullah s.a.v. ve diğer şefaat ediciler de şefaat edebileceklerdir. Bunlar da Allahın izin verdiği kişiler için olacaktır . Ayet
-ÖMÜR DAĞILIMI- Allah ömür dağıtacakmış, önce eşek gelir. - Sana 35 yıl ömür verdim. Allah’ım sen ne yaptın, insanlar üzerime aşırı yük koyarlar, yetmezmiş gibi bir de kendileri üstüme binerler, ben 35 yıl nasıl dayanırım? - 15 yıla indirdim, git. - Maymun gelir, sana 40 yıl ömür verdim. - Allah’ım en ne yaptın. Ben daldan dala durmadan dolaşıyorum. 40 yıl nasıl dayanırım, 40 yıl bana çok. 20 yıla indirdim, git. İnsan gelir, sana 30 yıl ömür verdim. - Allah’ım 30 yıl az, bunun 15 yılı çocuklukta geçer, yaşlılıkta düşünülürse geriye yaşayacak bir zaman kalmaz ki. - O halde eşekten ve maymundan kalan ömürler de senin olsun, git. Burada anlatılmak istenen; işte esas yaşanan dönem evleninceye kadar olan dönemdir. Evlenince eşeklik dönemi başlar. Karşılıklı sorumluluk oluşur. Yaşantı şekli değişir. Çocuk olunca bu sorumluluk daha da artar. İşte size eşekli dönemi; insan yaşlanınca zamanla yaşam organları zayıflar, maymunluk dönemi başlar. Bu zayıflık, kafanın içinde olursa insanlar tam bir eğlence aracı olabilir. “İşte size tam bir maymunluk dönemi.” Ali Ural
Reklam
Ne anlatırsan anlat, sonunda anlatamadıklarını eleştirip yine eksik çıkacaksın. En iyisi yine susmak! Sonuçta mesele anlaşılmak değil mi? Susarken daha iyi anlaşılırsın! Zaten anlatılmak istenen de anlaşılmak değil mi? Konuşunca anlamayan insana susmaktan daha etkili iletişim dili vardı da biz mi göremedik? Muhammet Çılgın✍️
Saklambaç ve yere yakın salıncaklar üzerine.
Kitabından ortasından başladı kelimeleri sobelemeye. Yüklemlere gizlenmiş bir anlaşılma çabasıydı cümlelerin sarf ettiği. Birbirine sıkı sıkıya tutunan her kelime parkta yalnız başına kumdan kale yapan çocuklar gibiydi. Kaydıraklar daha kısa, salıncaklar yere daha yakındı saklambaç yarım kaldığında. Elma dersem çık, armut dersem çıkma kadardı hayat. Yaramaz bir çocuğun saklandığı yerden sobelenmeden çıkmasındaydı anlatılmak istenen. Anlaşılmak istenen çoktan başka salıncaklarda gökyüzüne kucak açmıştı bile. Yerden daha yüksek fakat en az ağlayan bir çocuğun hüznü kadar alçaktı.
Çocukluk dönemlerinde sürekli yönetilmiş ya da gerekli rehberlikten yoksun bırakılmış olan kişiler, kendi seçimleriyle değil, tehditle güdülenirler. Burada tehdit sözcüğü ile anlatılmak istenen gerçek bir tehlikenin yaklaşmasından çok, bir insanın yapması gereken işleri son dakikaya bırakması gibi örneklerdir. Toplumumuz bireylerinde oldukça yaygın bir biçimde gözlemlenen bir olgu da, kendi zamanının yönetim sorumluluğunu üstlenmeyi öğrenememiş olmaktır. Ne var ki, eyleme geçmeyi ertelerken organizmanın kullandığı enerji, eyleme geçmiş olsaydı kullanmış olacağı enerjiden çok daha fazla olduğu gibi, kişinin kendine karşı olan saygısının azalmasına da neden olur. Çünkü en sonunda eyleme geçmek "zorunda" kaldığımızda bu artık kendi seçimimiz olamaz. Kendi seçimimizin dışında sürüklenmiş olmanın bedeli ise mutsuzlukla ödenir. Hepimizin içinde varolan "tembel"e de fırsat tanımalıyız, ama zamanını iyi seçerek! Bazı durumlarda ise eyleme geçmekten tümden vazgeçer, "Yapamam ki!", "Beceremem ki!" gibi gerekçeleri kullanırız. Oysa, bir şeyi denemeden beceremeyeceğimizi nasıl bilebiliriz. Yenilgiyle yüzleşme korkusuna tutsak olmak ise daha büyük bir yenilgidir. Üstelik, "Yapamam ki!" gerekçesiyle gerçekleştirmekten kaçındığımız davranışların çoğu aslında yapmak istediklerimizdir. Yapmak istemediklerimiz zaten aklımıza gelmez.
Vakıf olmadığın konu hakkında konuşmak
Farz edin matematiği bilmeyen biri cahil bir edayla "hayır bence 2 artı 4 yedide olabilir çünkü (diyerek burada ona göre olan sebepleri sıralayıp İslami konulara vakıf olmadan vasıfsız konumunda iken uzman dalıymış gibi konuşmaya devam ediyor ve bunu herkese duyurup herkesin de kendi düşündüğü gibi düşünmesini istiyor, bu arada bir ders
Seyyid

Seyyid

@SedatCicek
·
3ay
"Dinî konularda her 'bence' diye başlayana 'ulan sen kimsin!?' denilebilir, mâkuldur..."
Ömer Tuğrul İnançer
Ömer Tuğrul İnançer
Reklam
70 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.