Yıllarca her sabah, bana dayatılan
bu hayatta bir kırılma yaratmam gerektiğini düşünmüştüm, ama hiçbir zaman bir şey yapabilecek kudreti kendi me bulamamıştım. Uzun yıllar süresince, her defasında kesintisiz bir gerginlikle, hem de isteğim dışında bu yolu yürümeye zorlanmıştım, fakat sonunda bunu ansızın değiştirebilecek gücü kendimde buldum ve geriye dönmeyi başardım. Lakin böyle bir geri dönüş, ancak duygu ve düşüncelerin doruk noktasındayken olur, bu öyle bir andır ki, kişi ya bu geri dönüşü gerçekleştirecektir ya da artık kendini öldürmekten başka çare görmeyecektir; her şeyi göze alabilen insanın hali onun en yoğun ve ölümcül anıdır, tıpkı benim o zamanlar içinde bulun duğum durum gibi. Hayat kurtarıcı böyle bir anda, ya her şeye karşı koymalıyız ya da yok olmayı seçmeliyiz.
Babalarını vasiyet ettiği yere gömmek üzere yola çıkan 3 kardeşin günler süren yolculuğu. Hikayeye dahil olmamak pek mümkün değil. Arka koltukta ben de oturuyor gibiyidim. Ölünün vasiyeti evlatlarına “yük” olduğu gibi sanki bana da yük oldu.
Bir babanın son isteği oldukça basit de olsa dağılmış bi ülkede savaşın içinde bu istek evlatlarını
Dil ancak özgün olan şeyi bozar, tahrif eder. Yazar ne kadar çabalarsa çabalasın, kullandığı sözcükler her şeyi alt üst eder, yanlış tanımlar ve bütün gerçeği kağıt üzerindeki yalanlara dönüştürür.