Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

schrute

schrute
@dahacokokuyayim
Dil ancak özgün olan şeyi bozar, tahrif eder. Yazar ne kadar çabalarsa çabalasın, kullandığı sözcükler her şeyi alt üst eder, yanlış tanımlar ve bütün gerçeği kağıt üzerindeki yalanlara dönüştürür.
Sayfa 51
Reklam
Hem yazmayı hem de okumayı tiksindirici bulduğum uzun dönemler olur, o zaman eylemsizliğe kapılırım; bu da kişisel felaketim üzerinde kara kara düşünmeme; gayri tabii, yapay, hatta sapkın olduğu ölçüde rutinde olan koşullarda ge­çen yıllar boyu ne hale geldiğime bakıp hayıflanmama sebep olur. Beni sarsan, umutsuzluğa sürükleyen, neredeyse her gün dikkatimi dağıtan kaderin oyunları, onları açıkça görebildiğim zaman üzerimdeki etkilerini kaybeder; dikkatlice gözlemleye­bildiğim hiçbir şey beni rahatsız edemez, incitemez. Var oluşu­muzun net bir görüntüsünü elde etmek, ama yalnızca iç yüzü­nü görmekle kalmayıp içindeki en parlak ışığı bile her gün yakalamak; onunla başa çıkmanın tek yoludur.
Sayfa 82
Yıllarca her sabah, bana dayatılan bu hayatta bir kırılma yaratmam gerektiğini düşün­müştüm, ama hiçbir zaman bir şey yapabilecek kudreti kendi­ me bulamamıştım. Uzun yıllar süresince, her defasında kesin­tisiz bir gerginlikle, hem de isteğim dışında bu yolu yürümeye zorlanmıştım, fakat sonunda bunu ansızın değiştirebilecek gücü kendimde buldum ve geriye dönmeyi başardım. Lakin böyle bir geri dönüş, ancak duygu ve düşüncelerin doruk nok­tasındayken olur, bu öyle bir andır ki, kişi ya bu geri dönüşü gerçekleştirecektir ya da artık kendini öldürmekten başka çare görmeyecektir; her şeyi göze alabilen insanın hali onun en yo­ğun ve ölümcül anıdır, tıpkı benim o zamanlar içinde bulun­ duğum durum gibi. Hayat kurtarıcı böyle bir anda, ya her şeye karşı koymalıyız ya da yok olmayı seçmeliyiz.
Sayfa 17

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dünyaya getirilir, ama yetiştirilmeyiz. Bizi dünyaya getirenler, yarattıkları yeni insanı yok etmek için gereken her türlü becerik­sizliği ve akılsızlığı yaparlar. Doğuştan gelen her türlü potansi­yelini daha hayatının ilk üç yılında mahvetmeyi başarırlar, üste­lik bu başarılarıyla mümkün olan en büyük suçu işlediklerinin farkında değildirler.
Sayfa 53
İnsanlarla ilişkili her şey hep gülünçtür, savaş ve onun koşulları ile halleri ise en gü­lünç olanlardır.
Sayfa 46
Reklam
İki insan kategorisinin, iş yapanların ve onların kurbanlarının yaşadığı şehir, öğrenmek ve eğitim görmek için oraya gelen bir gence ancak acı dolu bir hayat sunabilir; zira orada yaşayan her­kes, nasıl bir tabiatı olursa olsun, şehir tarafından huzursuz edi­lir, eninde sonunda dengesizleştirilir ve yok edilir, çoğu zaman da en ölümcül ve sinsice yollardan.
Sayfa 7
“Genç bir avcı büyük bir hayvan avladığında kendisini şef ya da büyük adam zannetmeye, bizleri de kendi hizmetçileri ya da aşağı derecedeki insanlar olarak görmeye başlar. Bunu kabul edemeyiz. Bu yüzden avcının yakaladığı ava değersiz bir şey muamelesi yaparız. Hem bu şekilde avcının içindeki arzuyu söndürüp onu uysal ve anlayışlı biri haline getirmiş oluruz.”
Sayfa 54
Baharat tüketimi, kişinin zenginlik, güç ve cömertliğini gös termesinin ve bunu kanıtlamasının bir yoludur. Baharatlar hediye olarak verilir; diğer kıymetli mallarla beraber miras olarak bırakılır ve bazen para olarak kullanılırdı. Avrupa’da daha önceleri baharat, tütsü ve parfümlerde kullanılan baharatın mutfaktaki kullanımını Yunanların başlattığı düşünülür. Başka şeylerle birlikte Romalılar, Yunanların bu fikrini alıp geliştirdiler ve yaygınlık kazanmasını sağladılar. İçinde Roma’ya özgü 478 yemek tarifinin yer aldığı Apicius isimli yemek kitabında farklı diyarlardan gelen bol miktarda baharat bulunur. Bunlar arasında toz biber, zencefil, Hint defneyaprağı, Hint sümbülü ve zerdeçal vardır. Bu yemek tarifleri arasında baharatlı devekuşu yemeği bile yer alır. Ortaçağ boyunca yemekler baharatlı bir şekilde bolca tüketilmiştir.
Sayfa 88
İngilizcede kullanılan baharat (spice) kelimesi Latincedeki tür (spe-cies) kelimesinden türemiştir. Species kelimesi, aynı zamanda, özel (special), özellikle (especially) gibi kelimelerin de kökenini oluşturur. Bu kelimeyi harfi harfine “tip” ya da “tür” diye çevirebiliriz ki zaten kelime bugün biyolojide hâlâ bu anlamıyla kullanılmaktadır.
Gelişmiş ülkeler için daha pahalı tarım ürünleri yetiştirip ihraç etmek yerine, insanların kendi ihtiyaçları için temel besin maddelerinin üretimi üzerinde yoğunlaşmaları gerektiğini tartışmaya açmak, onların ekonomik gelişme olanaklarını inkâr etmekle aynı anlama gelmektedir.
Sayfa 134
Reklam
Tahmin ediyordu ki hikaye sahibi olmak acımasız olmak demektir. Vicdan, hikayeye hemen bir son verir çünkü.
Sayfa 199
Kendini dopdolu ama faydasız, doluluğunu akıtamadığı, sağamadığını zannettiği günlerini, daha bir buçuk ay öncesini hasretle arıyordu. Çok sevdiği üç romanı geç vakte kadar okumuştu ama şimdi bunlarda kendisine üç sene evvel o ateşi veren neymiş öyle belirsiz, anladığı yerler öyle tesirsiz ve yavandı ki, bunlarla Aziz’in bile kaşısına çıkamazdı.
Sayfa 138
Masallarda okuduğumuz gibi… Bu ağaç, geçmişin sembolüdür ve şimdi bittiğinde, yıkıldığında onunla birlikte mazi de yıkıldı, bitti.
Sayfa 67
Yazma şeklimiz kıymetli olan tek şeydir, değişmez ve onun dışındaki her şey değersizdir, özellikle insan… Bizim ülkemizde insan en ucuz varlıktır ve sigara izmaritleri ondan daha kıymetlidir… Ah, keşke bir dakikalığına Akdeniz’in doğu kıyısından uzak çöle kadar yayılmış binlerce mahzenden birinin dibine baksan. Ne görürsün? Soluk soluğa kalmış, ümitsizce bekleyen insan kalıntıları. Başka? Cellatların dinç ve özgüven dolu yüzleri ve kahkahalar… Hiçbir şeye şaşırmayınız hanımefendi! Zira şu anda sizin hayretinizi körükleyen şey, orada en az hayret uyandıracak şeydir!
Sayfa 167
“Çünkü medeniyet sonu olmayan bir merdivendir ve halkların merdivenin başından başlamaları gerekir. Bizim halkımız henüz merdiveni keşfetmedi, adı medeniyet olan bir şey duymadı. Bu sebeple halkımızı bunun dışındaki herhangi bir şeye ikna çabası hatadır.”
Sayfa 184
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.