Alışık olmadığım bir kımıltı uyandırdı beni. Gözlerimi açıp baktım: Birisinin kucağındaydım. Hastabakıcı beni kollarına almış, yatakhaneye götürüyordu. Yatağımdan gizlice kaçtığım için azar yemedim. Herkes başka bir şeylerle uğraşıyordu. Sorduğum bir sürü soru karşılıksız kaldı. Birkaç gün sonra öğrendiğime göre Miss Temple, şafak sökerken odasına dönünce beni o küçük yatakta, yüzüm Helen’in omzuna gömülü, kollarım boynuna sarılı bulmuş. Ben uyuyormuşum, Helen’se ölmüş.