Kitaptan dolaylı olarak yaptığım bir çıkarımı paylaşacağım, öncesinde yalnızlık fizyolojisi üzerine sınırlı bilgilerimi yazacağım. Evrim hiyerarşisinde canlılar geliştikçe mutlulukları sosyal ilişkiler kurmaları ile indüklenmektedir. Daha basit canlılarda kavga kazanmak rakibini yenmek gibi faktörler serotonin salınımını indüklerken, maymun gibi daha kompleks fizyolojiye sahip canlılarda sosyal ilişkiler ile indüklenmektedir. İnsanlarda da böyle işlediğini varsayabiliriz, tabi bizim istesek de ne kadar yalnız kalabildiğimiz de ayrı bir konu.
Kitapta ana karakterimiz Charlie’nin engelli zamanlarında nitelik bakımından daha kaliteli olan ilişkileri (Charlie’nin algı düzeyinde) onu mutlu ederken, dahi olduğu vakit kalabalıklar içindeki yalnıza dönmesi ile eski mutluluğunu kaybetmiştir. Hayattaki amacı mutluluğa ulaşmak olan ve buna sosyal ilişkilerini nitelik ve nicelik olarak arttırmasıyla başarabileceğini düşünenler için en uygunu kendini sürekli geliştirmektense, algı düzeyini üzüm üzüme baka baka kararır etkisini kullanarak çevresi ile dengelemek olabilir.