Hiç durmadan üzüyor,kırıyor dağıtıyorlar seni.. sen toparladıkca bir darbe daha.. sonra bir an için durup düşünüyor sual ediyorsun.. hala neyin mücadelesi bu? Umut! Bir umut daha... Hani belki bir gün..bir an... Şairin de dediği gibi "sevmek de yorur bazen" Ve korku! En büyük esaret.. çaresiz kaldığın o an aslında gerçekten bir hiç olduğunu anladığın andır.. ne için var olduğunu bilmediğin, bütün tutkunlarının yok olduğu, seni sen yapanları kaybettiğin an... Boş ver be Diego nefes alıyoruz yaa..
hayatta bazen her şey istediğimiz gibi olmayabiliyor. maalesef gerek aile gerek arkadaş bazen ise canından öte sevdiğin insan sana zarar verebiliyor. kimseye boyun eğmemeyi en sevdiğin insanların verdiği zarardan görmek insanın fazlasıyla canını acıtıyor belki kalbini acıtıyor, hissedersin bazen kalbinin gerçekten acıdığını, lakin insanı en çok yıpratan yoran şey ise bana soracak olursanız bence çaresizlik. yani demem şu ki elinden hiç bir şeyin gelmiyor olması, çaba vermek istersin ama sonuç alamazsın ya, buda insanı en çok yoran şey kısacası belirsizlik işte ya. canın yanar camı açar pencereden dışarı bakarsın derin nefes almak istersin ama aldığın nefesi alamazsın aslında anlamazsın hiç bir şey boş gelir batar o nefes insana, çünkü canın acıyor yapamıyorsun sesini çıkaramıyorsun elinden sadece izleme, susmak belki yeri geldiğinde keşke yapmasak ama isyan etmek. hayat insanı yoruyor evet bunu hepimiz biliyoruz. güzel şeyler sanki gün geçtikçe tamamen uzaklaşıyor gibi gelmiyor mu ya size de sanki her şey çok kötü sadece kötü şeyler oluyor gibi değil mi? bazen bana öyle geliyor. bazı insanlara bunu desek anlık duygu ile bunları düşünüyorsun vs diyeceklerine o kadar eminim ki. oysaki hayır insan üzülünce hayattan darbe alınca hayatın gerçekleri ile yüzleşiyor aslında bakılırsa. ve bence asıl o zaman herkes gerçekten içinden geldiği gibi konuşuyor içinden geldiği gibi davranıyor. ya ne kadar yazsam ne kadar anlatsam da asla içimdeki bu acı kırılan bu kalbim yanan canımın acısını asla unutmayacağım ve kelimeler yetersiz kalacak..... hayata devam etmeli miyiz, hayat yaşamaya değer mi????
Reklam
Türkiye'de anayasa değişimleri 1921 meşruti monarşi Anayasası 1924 sivil darbeyle Cumhuriyet Anayasası 1945 çok partili Demokratik Anayasa çalışmaları 1957 seçimleri sonrası Kemalist ideolojiyi silme üzerine anayasa çalışmaları 1961 Darbe Anayasası 1971 askeri muhtırası sonrası yeni anayasa çalışmaları 1982 darbe Anayasası 2010 referandumu sonrası başkanlık sistemine geçmek için sivil anayasa çalışmaları Her anayasa değiştiğinde rejim değişir.
Gerçekten kalbimizde olanların, içerden kalbe darbe vurması her şekilde bize zarar veriyor. O vermese de biz kendi kendimize onun yerine veriyoruz. 🥹
Senden sonra 23 şehir gezdim. 3 kilo aldım. Saçlarımı 6 kez boyadım. Dünya bilmem kaç 365 günde bilmem kaç dönümünü tamamladı. Darbe oldu. İhtilâl oldu. Barış gelmedi. Savaş bitmedi. Seni özledim. İltica edecek tek yer bulamadım. Gittiğim her yerde senden bir nefes bıraktım. Belki yürürsün aynı sokakta. Ayak izime denk düşer ayak izin. Belki saçına değer nefes. Belki sen de bir gün özlersin diye, seni uzakta bıraktım. Seni uğurladım. Sana kavuştum. Seni terk ettim. Bilmem kaç kilometre yol gittim. Evren kaydı. Sen göğüs kafesimden milim kaymadın. Ezel Roz Manaz 🌾
Tayyip Erdoğan'a Filistin ve Gazze üzerinden iftira attılar ne yazık ki Başkan Erdoğan'ı savunması gerekenler savunamadı, Filistin konusunda neler yapıldığını anlatamadı şimdi de Tayyip Erdoğan kendisini anlatmak zorunda kaldı: - İsrail bir terör devletidir. - Birileri yalan olduğunu bildiği halde Filistin konusunda bana iftira
Reklam
senden sonra 23 şehir gezdim. 3 kilo aldım. saçlarımı 6 kez boyadım. dünya bilmem kaç 365 günde bilmem kaç dönümünü tamamladı. darbe oldu. ihtilal oldu. barış gelmedi. savaş bitmedi. seni özledim. iltica edecek tek yer bulamadım. gittiğim her yerde senden bir nefes bıraktım. belki yürürsün aynı sokakta, ayak izime denk düşer ayak izin. belki saçına değer nefes, belki sen de bir gün özlersin diye, seni uzakta bıraktım. seni uğurladım. sana kavuştum. seni terk ettim. bilmem kaç kilometre yol gittim. evren kaydı, sen göğüs kafesimden milim kaymadın.
Darbe üstüne darbeeee buda benden sana darbeee haha 😈😈🤣
Bugün burada bir şey paylaşmak istiyorum. Bir düşünce, bir duygu... Çok yakından tanıdığım bir kişinin annesi vefat etmiş. Nasıl davranacağımı bilemedim ona karşı. Teselli etsem nasıl edeceğim ki. Anlıyorum seni desem yaşamadığım bir şeyi nasıl anlayabilirim ki. Soru sormadım hiç hatırlatmak istemedim. Ama çok üzüldüm. Yaşanan acının tarifi yok. Tarifi olmadığı gibi tedavisi de yok. Yerine başka bir şey koyabilecek bir şey kaybetmedi ki . Düşünüyorum. Düşünüyorum. Bakıyorum çevreme insanlar sevgilisinden ayrıldığı için sanki hayatının sonu gelmiş gibi davranıyorlar. Oysa hiçbir şekilde hayat acılarla bitmiyor. Bazen bazı insanların üzüldüğü şeyler çok basit geliyor. Bilmiyorum ya da ben çok derin düşünüyorum. Ama bazen hayatta da derin düşünmek gerektiğine inanıyorum. Derin düşünceler, derin duygular, hassas bir kalp ve düşünmekten yorgun düşen bir beyin. Bazen kendimi çok yıprattığımı düşünüyorum. Ama değer diyorum. İnsanları en hassas en ağır darbe aldıkları yerden kırmaktansa kendimi yıpratmayı tercih ediyorum. Çok değişik bir yazı oldu gece gece ama içimde kalmasını istemedim. Teşekkür eder, iyi geceler dilerim efenim. ;) ~HM~
Yine hücum etti tüm uzvuma hüzün dalgaları Desem de engel olamadım yine Üzülme dedim kendime Üzüldüm Umursama dedim Umursadım Kırılma dedim Kırıldım
Reklam
Tarih Geçmişin Hasar Tespit Raporudur
Seçmenin de, seçmen olmanın da bir ahlakı var. Seçmen üst akıl olmayı başarırsa ahlakını da yaşatır. Sömürgeyi kendine üst akıl olarak seçen toplumlarda bir ahlak yoktur. Sömürge lehine her çabanın kusursuz işlediği bir çağda yaşamak bıktırdı bizi. Oysa yaşam kusursuz olmama çabası içinde huzur ve mutlulukl üretir. Yoğurt kaplarına
"Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?" - Franz Kafka
Birinci Dünya Savaşı insancıllığa indirilen ağır bir darbe olarak topluluk narsisizminin çılgınca doğmasına yol açtı: Birinci Dünya Savaşı’na katılan ülkelerin hepsinde görülen ulusal isteri, Hitler’in ırkçılığı, Stalin’in partiyi putlaştırması, Müslüman ve Hindu dinlerinin bağnazlaşması, Batı’daki bağnaz antikomünizm, Topluluk narsisizminin bu çeşitli belirtileri dünyayı tümden yok olmanın eşiğine getirdi.
.... Siyasi İslam’ın Atası: Osmanlı Uleması Yalnız Olan Yozlaşır Sizce neden yozlaşan inançlar dünyanın her yerinde aynı etiklere sebep oluyor? Aslında anlaşılması güç değil, güç yozlaştırır. Şimdilik dünyayı bırakalım da son günlerde özellikle de sosyal medya fenomenleri sayesinde tekrardan alevlenen “Siyasal İslam” tartışmalarının özüne
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.