"Ne yanar kimse bana âteş-i dîlden özge,
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"
diyen büyük Füzûlî'ye iddiasız, mütevazı bir nazire:
Korkarım atf-ı nazardan ömrümün icmâline
Ki bulunmaz kisb-u kârım mahzâ hebâdan gayrı
Var mıdır şu fânî dârda bir gûnâ mes'ûd olan,
Ya bir hakikatli yâren, derd-i ekbâdan gayrı?
Olsun tek bir
Cana cefa kıl, ya vefa
Kahrın da hoş, lutfun da hoş,
Ya derd gönder ya da deva,
Kahrın da hoş, lutfun da hoş.
Hoştur bana senden gelen:
Ya hilat-ü yahut kefen,
Ya taze gül, yahut diken..
Evvelindeki Arnavut halk şarkısı da çok sevimli. Dolanaram Başına, bir başka tabi.
Maral gezer dağ üste
Bülbül uçar bağ üste
Niye menden küsüpsen
Dağ çekirsen dağ üste
Getme getme maralım
Sanma ey zâhid bizi kim âlem-i kesretteyiz
Dâde-i cân ile bak kim yâr ile halvetteyiz
Pîr aşkın dâmenini tutmuşuz biz sıdk ile
Emrine râm olmuşuz hem cân ile hizmetteyiz
Âşinâ-yı yâr olaldan âlem-i aşk içre biz
Âh u zâr eğlencemizdir derd ile ülfetteyiz
Geçmişiz havf u recâdan aşka çün dûş olmuşuz
Yâr u ağyârı bir ettik şimdi biz vahdetteyiz
Halk içinde gerçi menfûruz Sezâyî gam değil
Çünkü şâh-ı aşka mensûp olmuşuz rağbetteyiz
Kan ağlasın bu dide-i dür-barım ağlasın
Ansın benim o yar-ı vefa-darım ağlasın
Çeşm ü dehan u arız u ruhsarım ağlasın
Baştan başa bu cism-i siyeh-karım ağlasın
Ağyarım ağlasın bana, hem yarim ağlasın
Guş eyleyen hikayet-i Esrar'ım ağlasın
Nadide bir güher telef ettim dirig u ah
Hak içre defn edip geri gittim dirig u ah
Zat-ı şerifi aleme bir