Öncelikle kitabın Magda Szabo ile başlayan, Macar edebiyatına olan büyük hayranlığımı katlayarak arttırdığını belirterek başlamak istiyorum. Bu kitabı okuyan neredeyse her on kişiden sekizi şiddetle tavsiye ettiğinden ve severek takip ettiğim pek çok değerli okuyucunun önermesi ile kitaba başladım. Ve diyebilirim ki iyi ki başlamışım.
Kitapta Budapeşte’de 2. Dünya savaşı öncesinde başlayan bir hikayeyi, savaş esnasında yaşanılan ve sonrasına yayılan bir şekilde üç farklı anlatıcıdan üç ayrı bölümde okuyoruz. Ilonka, Peter ve Judit aslında her biri kendi içinde içselleştirmiş oldukları sınıf farklılıklarından gelen ve bir türlü çözemedikleri ya da ortak bir çözümde buluşmak yerine kendi bencil menfaatleri doğrultusunda yaşamaya çalıştıkları kendi huzursuz iç dünyalarını, Burjuvaziyi ve sınıflar arası var olma, hükmetme çabasını anlatan bir dönem romanıdır. Hatta çoğu zaman anlatmaktan öteye giden ve insanı içine çeken bir metin olmuş. Her anlamda çok sevdim.
Gerek yazarın anlatımını, gerekse okuyucu üzerinde hissettirdiği etkili duygu aktarımı olsun, her anlamda kendinizi içinde kaybedeceğiniz bir kitap.
Çok severek okuduğum ve bitmesini hiç istemediğim bir kitap oldu. Yazarın Buda’ da boşanma isimli bir başka kitabını da aldım, çünkü dediğim gibi insanın içine işleyen çok başarılı bir anlatımı vardı. Onu da okumak için sabırsızlanıyorum.
Okuduğunuza pişman olmayacağınız bir kitap, severek tavsiye ediyorum.
Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar.