Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Deniz

"Elimi çekiyorum ağacın gövdesinden. Bir daha bakıyorum yapraklara. İnanmak için. İnanmalı işte. Karşımda duruyor, güneşi durduruyorlar yukarılarda. Tuna nehri akmaz olur mu?"
Reklam
"Köleliği kabul etmek olamaz mı kahramanlık? Bir bakıma? Bu köleliği öylesine kabul etmek, öylesine benimsemek, öylesine özümlemek ki, kahramanlığın başlangıcı olan baş kaldırma, insan en çok sevdiği, dolayısıyla en çok kızdığı varlığın elinden ölüm getirsin, onun içinde eriyerek ölmek olanağını versin?"
"Ya köle, ölümünün efendisinin elinden gelmesini isteyecek ölçüde seviyorsa efendisini? Ya kaçan köle, ölümünün efendisinden gelmesi için, ölümünü efendisinden dilenmek için ona dönerse?"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Bir duvara gelip dayanmış olduğunu anlamıştı. Alnı, burnu, dizleri, tırnakları duvara dayanmıştı. Duvarın ötesine geçemedikten sonra bir ömür boyu onu süslemişti, neye yarar?"
"Ama farkındalar mıydı? Hayvan sevmenin, hayvan beslemenin günah olduğunu söyleyenler, insanların, hayvanların, bitkilerin, taşların Tanrı yaratıkları olduğunu kabul etmiyorlar mıydı? Tanrıyı sevmek, yaratıklarını sevmemeğe mi bağlıydı?"
Reklam
"Ölçünün tek bir durağı, tek bir sonu var. Tek yere doğru kayıyor her geçen günle birlikte. O halde, her gün yeniden bir şeyler yapabilmeli, her gün yeniden kurmalı, düzeltmeli dünyasını, her gün yeni bir şey katmalı ki yaşayışına, ölüm payı artacak yerde eksilir gibi olabilsin, dağılsın, parçalansın; yaşayışını kolaylaştıran kendi alışkanlıklarının yanında kendi getirdiğin değişiklik de olsun, bu denge içinde, yaşadığını, sürüklenmediğini anla, anlayacak hale gel..."
"İnancı uğruna zindana atılmağı bile göze alamayan adamın inandığı söylenebilir mi? O halde, gerçekte, inanmıyorum."
"İnsanlara, yeterince inanmadıkları için ilendim, saldırdım. İnancın, her türlü zenginliğin, her türlü acının üstünde olduğuna, her türlü dünya malı ile dünya acısının üstünde olduğuna, zengini de, yoksulu da, inandırmağa, kandırmağa çalıştım. Yoksa, alıştığım için mi yapıyordum bunu? Alıştığım, öyle düşünüp öyle söylemeğe alıştığım, gerisini düşünmeği aklıma bile getirmediğim, su içer, yemek yer, yürür, yatıp uyur gibi bu işleri yaptığım, ne yaptığımı tamamıyla unuttuğum, aklıma bile getirmediğim için mi?"
"Yerde, çatlayan, çatlamış, çatlayacak kozalaklarla birlikte, toprağı örten iğnelerle birlikte düşünmeli çamı. Çam bir tek ağaç değil, bir doğa. Yerle gök arasında bir dizge, bir kurum. Dişleri dökülmüş, kararmış kozalaklarla nedense kopmuş, yerde yatan yeşil kozalaklar, kozalak başlangıçtan, kozalak düşleri, yan yana."
"Ölçü, herhangi bir nedenden ötürü, insanın içinde şaştığı zaman, yapılacak bir şey yoktur. Tanrı işlettiğini durdurmuş oluyor. Ama dışarıdan uzanan bir el, insanın içine girer, ölçüyü şaşırtmak isterse, insanın yapacağı tek bir şey vardır. O eli tutmak, o bileği bütün gücünü kullanarak bükmeğe çalışmak, gerekirse, kesmek. Ya da... İnsanın içine hiçbir elin uzanmağa hakkı yok, olmamalı."
Reklam
"Vakit bol bundan sonra. Vakit çok. Ölmek için de, bir şeyler yapmak için de, vakit bol, çok, çok bol. Bolluğun değeri, anlamı olmayacak ölçüde bol. Ne yapmalı bu vakti?"
“Julio ve Emilia. Sonunda Emilia ölüyor, Julio ise ölmüyor. Gerisi edebiyat.”
“Her ikisinin de hayali en azından Proust’u bitirmekti, yedi cildi birden ipe dizmekti ve romandaki son sözcüğün (Zaman sözcüğü) onlar için de öngörülebilir bir son sözcük olmasıydı. Okumaya devam ettiler, acınası halde bir aydan biraz daha fazla bir süre, günde on sayfa kadar. Sayfa 373’te durdular ve kitap o zamandan beri açık kaldı.”
“Emilia ve Julio’nunki gerçeklerle, her ikisinin de mutlak diye algılamak istediği bir suç ortaklığına çarçabuk dönüşen mahrem açıklamalarla dolup taşan bir ilişkiydi. Madem öyle, gittikçe ağırlaşan hafif bir hikaye demeli böylesine.”
“Bir bonzai, bir ağacın minyatür bir sanatsal kopyasıdır.”
174 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.