Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Deniz

392 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
Kitabın ilk bölümündeki tarihlere bakıyorum ve “Eyvah!” diyorum, Fransa’dayız ve savaş geliyor. Nitekim Birinci Dünya Savaşı kitaptaki karakterler üzerinde dolaylı da olsa oldukça etkili oluyor. Bir ailenin beş kuşağının hikayesini görüyoruz, savaşlar da toplumsal gelişmeler de etkili elbette. Ama en çok da cehalet etkili sanırım. Oldukça içe
Hayvan Hükümranlığı
Hayvan HükümranlığıJean Baptiste Del Amo · Can Yayınları · 2016138 okunma
Reklam
232 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Seneler, 2022 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Annie Ernaux’nun geleneksel otobiyografiden farklı olarak toplumbilimden beslenen, kişisel ve kolektif belleği iç içe geçmiş bir şekilde anlattığı eseri. İkinci Dünya Savaşı yıllarında doğan yazar o zamandan 2000’lerin başına kadar kişisel ve toplumsal tarihi birbirini tamamlar bir şekilde anlatıyor. Yıllar geçerken aralardan seçilen anlar, fotoğraflar, sinema filmleri, reklam sloganları, bazen bir anın bıraktığı his, aile yemeklerinde konuşulanlar, bellekte kalan haber görüntüleri gibi imgelerin üzerine inşa ediliyor anlatı. Toplumu ve kişisel tarihini etkileyen önemli olayları bu seçilmiş imgelerle takip ediyoruz kitapta. Nesilden nesile aktarılan kadınlık hallerini, teknolojik gelişmeleri ve değişen düşünce yapılarını akıp giden yıllarla görüyoruz. Ernaux tüm bunları yaparken oldukça özgün bir dil kullanıyor. Kendisinin olduğu fotoğraflarda, anlarda kendisinden üçüncü tekil şahısla bahsediyor. Olaylar, anılar, düşünceler bazen sayıklama gibi birbiri ardına dökülüveriyor, kendi deyimiyle “zamandan bir şey kurtarmaya” çalışıyor. Hayatının onun zihninde kalan kimi silikleşip geriye sadece bir his bırakmış kimi ise daha dün yaşanmış gibi yer eden hatıraları arasında adeta elinde bir aynayla dolaştırıyor hem kendini hem okuyucuyu. Benim için bazen sayfalar seneler kadar hızlı akmasa da bu özgün anlatı beni oldukça etkiledi.
Seneler
SenelerAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20211,591 okunma
192 syf.
7/10 puan verdi
·
36 günde okudu
Dresden, içindeki her hayatla yerle bir edilmiş güzel şehir... Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok en etkilendiğim romanlardan biri; savaşın dehşetini, anlamsızlığını sade diliyle insanın yüzüne tokat gibi çarpıyor. Burada da benzer bir tokat beklerken Kurt Vonnegut bambaşka bir yerden sallıyor yumruğunu. Kitabın başında yazarımızı, kitabın nasıl
Mezbaha No. 5
Mezbaha No. 5Kurt Vonnegut · Dost Kitabevi · 20071,510 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
152 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Refet, bir kadının hayatta, ayakta kalma romanı. Refet’i anlamak için her şeyden önce yazıldığı dönemin şartlarını anlamak gerekiyor. Fatma Aliye ilk kadın romancımız. Geç Osmanlı döneminde, inatla yazmaya devam etmiş (örneğin Fransızcadan yaptığı ilk çevirisini kendisinin yazdığına inanılmamış, abisinin ya da babasının yazdığı düşünülmüş), herkese, her şeye rağmen düşünmekten, yazmaktan vazgeçmemiş dahası kendinden sonra gelen kadın edebiyatçıları da desteklemiştir. Osmanlı kadın hareketinin öncülerinden Fatma Aliye’nin bu mücadelesi elbette eserlerinde de görülmektedir. Refet de onun dünyasındaki güçlü kadınlardan biri. Refet güzel değil, zengin değil, sağlıklı değil. Sadece zekasıyla, çalışkanlığıyla başarmaya çalışıyor ve Fatma Aliye hayatındaki tüm hastalıklara, kayıplara, sefalete rağmen bir kadının kendi kendine ayakta kalabileceğini bize gösteriyor. Refet’in çocukluktan başlayan hikayesinin içinde farklı kadınlık hikayelerini, o dönemin şartlarını, sınıf farklılıklarını, bu kadınların birbirlerine destek olduklarında neler başarabildiklerini, dayanışmanın gücünü görüyoruz. Başına gelen her olayda, karşılaştığı her zorlukta, Refet’in duygu dünyasını, karakterini o kadar güzel aktarmış ki Fatma Aliye, insan bazen o gurur ve inat karşısında sarsılıyor, sonunda bir arkadaş gibi sarılmak istiyor Refet’e. Refet de aynı zamanda bana Fatma Aliye’nin, hakettiği değeri görememiş bu önemli yazarımızın kapılarını açtı, onu tanımam gerektiğini gösterdi. Bu iki güçlü kadını iyi ki tanımışım.
Refet
RefetFatma Aliye Hanım · İş Bankası Kültür Yayınları · 20184,492 okunma
72 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Sarı Duvar Kağıdı kitaba ismini veren öykü ile birlikte dört öyküyü içeren, hepsi de korku-gerilim ögeleri bulunduran bir öykü kitabı. Sarı Duvar Kağıdı hikayesi özellikle yazıldığı dönemde ses getirmiş bir eser. Yarı otobiyografik olduğu için hikayeyi anlamada yazarın hayatına göz atmakta fayda var. Charlotte Perkins Gilman 1860 yılında doğmuş ve annesi ile babası ayrıldığı için halalarının etkisinde yetişmiş bir kadın. Belki de kadın hakları konusunda radikal fikirleri olan halalarının etkisiyle de ilk feminist yazarlardan. Sarı Duvar Kağıdı eserinde de kadının toplumdaki rolü ile ilgili çok çarpıcı gerçekler var. Yazarın da hikayedeki kahraman gibi bir evliliği, lohusa depresyonu, başarısız pskolojik tedavileri var; yazarın kendisi gibi deliliğin sınırlarına geliyor hikayedeki anlatıcı da. O dönemdeki anlayışa rağmen boşanıp yazmaya, üretmeye başlayan, deliliğin sınırlarından dönen Charlotte Perkins Gilman hikayedeki kahraman için de bu durumdan kurtulduğuna dair umut veriyor. Kitapta toplumun kadına bakış açısına özellikle kahramana hiç bir söz hakkı tanımayan, üzerinde üstünlük kuran, kadının üretmesini, düşünmesini engelleyen kocası tarafından tanık oluyoruz. Sürekli baskılanmanın, kendi benliğini yaşayamamanın, üretememenin insanı nasıl adım adım deliliğe sürüklediğini hissettiriyor. Üstelik olaylar ilerledikçe aslında bir çok kadının benzer şeyler yaşadığı, hapsedildiği, engellendiği anlaşılıyor. Bu hikaye her şeye, herkese rağmen içindeki gerçek kimliği ortaya çıkarmak için kadınlara bir umut. Bu hikaye bir kadının var oluş çığlığı.
Sarı Duvar Kağıdı
Sarı Duvar KağıdıCharlotte Perkins Gilman · İthaki Yayınları · 20191,915 okunma
Reklam
592 syf.
7/10 puan verdi
·
21 günde okudu
Küçük bir kasabada Belediye Meclis üyelerinden birinin ani ölümüyle başlıyor kitap ve boşalan koltuğun doldurulma sürecinde bir şekilde birbirini tanıyan kasabalıların başlarından geçenler anlatılıyor. Bu küçük kasaba her yönüyle hayatın bir yansıması adeta. Güç savaşları, kayıp hayatlar, başarı öyküleri, hemen herkesin hayatında bulunan sırlar, aile içi şiddet, ergenlik problemleri, yardımsever insanlar, tüm hayatı bu kasaba olanlar, kasabaya ne kadar zaman geçse de alışamayan, sığamayanlar... İnsanın olduğu yerde var olabilecek her şey var gibi. İnsani duyguları gerçekçi bir şekilde yansıtmış yazar. Roman yer yer temposunu düşürse de genel olarak akıp gidiyor. Ve asıl olması beklenen olay olduğunda biteceğini düşürürken ondan sonra gelen kitabın son bölümü heyecanı, gerilimi, endişeyi, merakı zirveye tırmandırıyor. Sonunda anlatılan her olayın bir anlamı olduğunu, her şeyin birleştiği, çözüme ulaştığı noktaya varılıyor. Kitap bittiğinde insanın içinde bir burukluk kalıyor. Hayat gibi; bazen adalet yerini buluyor bazen kötüler kazanıyor, olan hep çocuklara oluyor.
Boş Koltuk
Boş KoltukJ. K. Rowling (Robert Galbraith) · Doğan Kitap · 20131,797 okunma
282 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 günde okudu
Ah Deb... Kitabın kapağını kapatınca çok karmaşık duygular kalıyor geriye. Kızgınlık, şaşkınlık, kırgınlık, şefkat, en çok da umut. Deborah kaç kişiye kendisiyle birlikte söyletmeyi başardı acaba? “Var gücümle...” Joanne Greenberg kendisi de şizofreni tedavisi görmüş bir yazar. Ki bu kitabı da otobiyografik olmakla eleştirilmiş. Konusunu okuduğumda, kitaba başlarken biraz gergindim, böyle bir konuyu tam anlamıyla anlayabilecek miydim? Greenberg bir akıl hastasının yaşadıklarını öyle güzel anlatmış ki düşündüğüm gibi olmadı hiç. Kurduğu dünyayı size başarıyla aktarıyor. Kadın olmanın, farklı olmanın, anlaşılmamanın acısını, zorluğunu içinde hissettiriyor insana. Kitap boyunca peşimi hiç bırakmayan duygu ise umut oldu. Deborah’ın her şeye rağmen yaşama isteği kitabın iniş çıkışlı akışında peşimi hiç bırakmadı. Onun kendisini ve dünyayı keşfetme çabası insanı kendisini sorgulamaya itiyor ister istemez. İyi ki tanıdım seni Deborah, çok şey öğrendim senden. Kitap kapağı ile; youtu.be/zdngjh5cy5E
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim
Sana Gül Bahçesi VadetmedimJoanne Greenberg · Metis Yayınları · 202114bin okunma
496 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Kemal Tahir’in Esir Şehir üçlemesinin üçüncü kitabı. Ben bu kitabı büyükdedemin 1972 yılında aldığı Sander Yayınlarının baskısından okudum. Büyükdedemin izlerinden gitmek kitabı benim için daha özel kıldı. İlk kitap Birinci Dünya Savaşından hemen sonra, İstanbul’un işgal yıllarında başlayıp kahramanımız Paşaoğlu Kamil Bey’in Kurtuluş Savaşı
Yol Ayrımı
Yol AyrımıKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20192,875 okunma