Refet, bir kadının hayatta, ayakta kalma romanı.
Refet’i anlamak için her şeyden önce yazıldığı dönemin şartlarını anlamak gerekiyor. Fatma Aliye ilk kadın romancımız. Geç Osmanlı döneminde, inatla yazmaya devam etmiş (örneğin Fransızcadan yaptığı ilk çevirisini kendisinin yazdığına inanılmamış, abisinin ya da babasının yazdığı düşünülmüş), herkese, her şeye rağmen düşünmekten, yazmaktan vazgeçmemiş dahası kendinden sonra gelen kadın edebiyatçıları da desteklemiştir. Osmanlı kadın hareketinin öncülerinden Fatma Aliye’nin bu mücadelesi elbette eserlerinde de görülmektedir. Refet de onun dünyasındaki güçlü kadınlardan biri.
Refet güzel değil, zengin değil, sağlıklı değil. Sadece zekasıyla, çalışkanlığıyla başarmaya çalışıyor ve Fatma Aliye hayatındaki tüm hastalıklara, kayıplara, sefalete rağmen bir kadının kendi kendine ayakta kalabileceğini bize gösteriyor. Refet’in çocukluktan başlayan hikayesinin içinde farklı kadınlık hikayelerini, o dönemin şartlarını, sınıf farklılıklarını, bu kadınların birbirlerine destek olduklarında neler başarabildiklerini, dayanışmanın gücünü görüyoruz. Başına gelen her olayda, karşılaştığı her zorlukta, Refet’in duygu dünyasını, karakterini o kadar güzel aktarmış ki Fatma Aliye, insan bazen o gurur ve inat karşısında sarsılıyor, sonunda bir arkadaş gibi sarılmak istiyor Refet’e.
Refet de aynı zamanda bana Fatma Aliye’nin, hakettiği değeri görememiş bu önemli yazarımızın kapılarını açtı, onu tanımam gerektiğini gösterdi. Bu iki güçlü kadını iyi ki tanımışım.