Yazarın gazete muhabirliği yaptığı dönemde, otel yapılması için uğraşılan manastırın mahzenindeki mezarların kazılıp boşaltılması sırasında bulunan yirmi iki metrelik saçı olan kafatasının yarattığı sansasyonu anneannesinden dinlediği, bir küçük kızı anlatan masal ile birleştirmesi sonucu yazılmış bir romandır.
Ortaçağ karanlığında kilisenin ne kadar tehlikeli olduğunu, işkencelere bahane olarak dini kullanmalarını, çocuklara dahi acımadıklarını, kendi iç dinamiklerindeki paramparçalar okuyuculara sunulmuş.
-Spoiler-
adı ölüyü bile dirilten olarak çıkan doktor, engizisyonun mayın tarlası gibi dünyasında ayakta kalmaya çalışırken dikkatimi çeken bir şey, psikoposun bilimi tercih etmemesine rağmen doktoru da yakalatmaması oldu. Ayrıca baş karakterimiz psikopos tarafından yönlendirilen Delaura'nın okuma ve edebiyat aşkı güzel bir detaydı.
Her karakter, Sierva Maria merkezli olarak kendi dünyaya bakış açısını da ortaya koyuyor.Kimisi onu şeytani bularak ona işkence etmeyi,ondan kurtulmayı arzularken; kimisi onu utanç sebebi olarak görüp manastıra kapatmayı tercih ediyor; kimi de ona aşık olarak can veriyor.
Bakış açısının farklılığının ne olduğu bu şekilde çok güzel anlatılmış .
----