Bu romanın bana katmış olduğu ilk hissiyat azim oldu. Kirke'nin azmi. Başlarda sen de kardeşlerin gibi Tanrıçasın ezdirme be zalım kendini dedim hatta bazı yerlerde umudumu kestim. Sonra öyle bir Kirke okudum ki içinden sihir, mitoloji herhangi bir fantastikliği çıkarsak dahi o azimle yine başarırdı. Bu romanda Kirke'nin aşklarına, büyülerine, hatalarına, lanet gelesice Tanrı olan akrabalarına, ada hayatına ama en çokta yalnızlığına ve o yalnızlıktan doğan azme şahit olduk. Sonunda onun yanında kalan ve ona o olduğu için değer veren birini bulmasına çok sevindim.
Şimdiye kadar hep Yunan mitolojisi denince aklıma Olymposlu Tanrı veya Tanrıçalar gelirdi bugünden sonra artık ilk Kirke gelir
Romanın dilini böyle ağır bir konuda böyle akıcı kullandığı için önce yazara sonra da çevirene teşekkür etmek lazım.
(Üzerine lanetler akasıca dürzü Glaukos. Bunu demesem olmazdı)