Cellat, Hüseyin’in ayaklarının altından tabureyi çekti. Ankara hiç bu kadar sessiz, hiç bu kadar mahzun olmamıştı. Üç yürek, üç fidan kadar kimse ölümü bu kadar güzelleştirmemişti. Ölümleri ile zafer, umut ve direniş simgesine dönüşmüşlerdi. Saat gece 02:30’a geliyordu. Hüseyin gülümsüyordu.
Artık Karşıyaka’nın hiç solmayacak üç gülü vardı.