Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.35
Toplum nasıl olmalı? Ya da ülkede düzen!!
Merhabalar herkese #thomasmore den #ütopya kitabı ile buradayım
Thomas More düşüncesi ve söylemi ile bambaşka bir kişiliğe sahip olan harika bir yazar. Ütopya 1516 yılında yazılmış ve günümüze kadar gelebilen olağanüstü bir başyapıt. 500 senedir hala Thomas More'nin Ütopyası okunuyor ise gerçekten alınması gereken bir şeyler olduğu kanısındayım. Thomas More, Kralın kanunlarının sadece o ülkeyi bağladığını dile getirmiş, ülke dışının o kanunların ilgilendirmediğini söylemiştir. Kötü bir amaç uğruna haince suçlanmaktan ötürü idam cezasına çarptırılmış, idamı ve cenazesi Londra Köprüsü'nde herkese sergilenmiştir.
Ütopya kelime anlamı itibariyle "hiçbir yer" anlamını taşımaktadır. Sadece bu anlamla kalmaz. Ütopya,olmayan ama tasarlanmış toplumdur bir nevi.
Thomas More ülkede adaletin, toplumda düzenin, eşit olmanın, idarenin ve kanunların nasıl olacağına dair önerilerde bulunulmuştur.
Ben bu kitabı okurken, "bir ülkenin düzeni nasıl olmalı?" derken "Peki dünya düzeni nasıl olmalı?" diye sordum. Kendime verdiğim cevap aynen şuydu; "Acaba biz adaletin anlamını mı bilemiyoruz? önce "Adaletin anlamı." Daha sonra da, "Adaletli yaşam nasıl olmalı?" onu öğrenmemiz gerektiğini düşündüyorum. Adaletin anlamı ve adaletli yaşam nasıl olunmalı bunu öğrendiğimiz de bir ülkenin düzeninin de nasıl olması gerektiğini biliriz diye düşündüm.
Beni sıkmayan ve zevkle okuduğum bir eser oldu. Sizlerde okuyun. Sizler de yorumlayın ve bence sizlerde önerin. Çünkü okunması gereken bir eser olduğu kanısındayım.
Saygılar
Sevgiler
Hoşça kalın
İKİ YAKIN ARKADAŞ: TARİH VE SAFSATA
Özellikle Türkiye için çok yararlı bir eser. Yazarının, sosyal medyadan da tanıdığımız “digression” (konudan sapma) alışkanlığı, kendini söz konusu kitapta da gösteriyor. Ama fazla bilginin bir cilvesi olarak…
Eseri okumak için, bir parça da olsa tarih bilgisine sahip olmak şart. En azından tarih konusunda toplumumuza hâkim olan yanlış bilgi ve
352 syf.
10/10 puan verdi
Gerçeği duymak cesaret iste, sadece cesurlar bu kitabı okuyabilir. Değişmek te cesaret ister ve sadece cesurlar değişebilir. Korkaklar değişemez! O yüzden bu kitap hakkında atıp tutanlar bence en korkaklar, çok bilmişler ve cesur olmayanlar. Ayrıca kitap tamamen bilimin ışığında yazılmış bir kitap... Sonuçta bilim deney demektir ve bilim 100 yıl öncesine göre değişebilir de değişmeye bilir de. Yani bilimsel veriler, kanıtlar her zaman değişebilir de değişmeyebilir de. O yüzden bilgi edinmek için son derece başarılı bir kitap. Ayrıca bu kitabı okurken hayatımdan kesitler aklıma geldi. Mesela geleneksel beslenme kültürümüz, una'a, ekmeğe, şeker'e verdiğimiz değer. Ve fabrikasyon, paketlenmiş ürünler. Tüm yediklerimiz. Bunları değerlendirebildim. Kitap farkındalığı yükseltici bir kitap. Ancak bir APTAL bu kitap hakkında aptalca konuşabilir. Kitabı yazan bir nörolog. Ve yıllarını bu mesleğe adamış bir insan ve Amerika'da çalışıyor. Yani biraz akıllı yaklaşmak lazım bu kitabı. Çok bilmişler size söylüyorum... Akıllı olun artık ki size sunulan bir şeyden en güzel şekilde faydalanabilesiniz. emeğe zarar vermeyin. Yorum adı altında çok bilmişlik yapmayın! Eğer yapacaksanız gidin ekşi sözlük çöplüğüne orda yapın. Bu platform kitabın kıymetini ve değerini bilen insanlar için... BU kitabı herkese öneriyorum. Bayıla bayıla okudum... Dediğim gibi bilim kanıta bakar ve genelde geriden gelir. Mikroskop icad edilene kadar bakterinin varlığından söz ediilmiyordu. O yüzden bilim genelde geriden gelir... Bu gözle okunmasını tavsiye ediyorum. Böyle düşünüyorum. Her zaman akıllı olunmalı ve insanlara zarar verici yorumlar yapılmamalı...
"Ne olacak, toprak insanı topraktan, deniz insanı da sudan yaratılır. Topraktan olanlar toprağa dönerler, sudan olanlar akıp denize karışırlar."
Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın bildiğimiz adıyla Halikarnas Balıkçısı'nın hem ilk yazdığı benim de ilk okuduğum eseri. Deniz tutkunu olan ben için bu kitaptan başlamak çok anlamlı oldu.
Denizci çocuğu olan Mahmut'un, babasının tüm engellemelerine karşı denizci olmak için yaptıklarını anlatan, bir solukta okuyacağınız, okudukça burnunuza denizin, balıkların ve süngerlerin kokusu dolacağı, gözünüzün önünden Bodrum'un gitmeyeceği bir kitap. Ayrıca denizci insanın yaşadığı zorluklar, kayıplar o kadar güzel bahsedilmiş ki en derininizde hissediyorsunuz bu duyguyu.
Bu kitaba bir şarkı eşleştirmek isteseydim Zülfü Livaneli'nin Bulut mu olsam şarkısı derdim:
Bulut mu olsam?
Gemi mi yoksa?
Yosun mu olsam?
Balık mı yoksa?
Ne o, ne o, ne o, ne o
Deniz olunmalı, oğlum
Bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla
Bulutuyla, gemisiyle
Deniz olunmalı, oğul...
344 syf.
10/10 puan verdi
Es Selâm...
Bu kitap bana nasıl ulaştı, ne diye ve nasıl aldım bilmiyorum ve de hatırlamıyorum. Ama iyi ki almışım. Uzun zaman oldu böyle bir kitap okumayalı. Bildiklerinizi unutturacak, bakış açınızı değiştirecek, ufkunuzu ve düşünce yollarınızı geliştirecek türden bir kitap. Sürükleyici ve merak uyandırıcı anlatımıyla her an okuyucuyu şaşırtmayı adeta görev edinmiş. Zira içerisinde barındırdığı bilgiler çoğumuzun zaman zaman karşısına bir şekilde çıkmış fakat yüzeysel olarak değerlendirilmiş olan şeyler. O kadar çok altı çizilek yer vardı ki ben okumaktan alıntı bile az paylaştım. Vel hasıl özüne inecek olursak herşeyin bir ve tek olduğunu ve onunda Allah Azze ve Celle'de vücut bulduğunu, geri kalan herşeyin bir rüyadan ibaret olduğunu güzel ve aklen ve kalben kabullenilebilecek deliller sunarak "İnna lillahi ve inna ileyhi raciun" ayeti celilesinin tecellisini gözler önüne seriyor. Yani "O'ndan geldik, O'na döneceğiz." biz aslında biz degil, O'nun esmalarını taşıyan bir suretiz.. Bundan sonrası okununca vakıf olunmalı...
Mutlaka ama MUTLAKA okuyun... Çünkü OKUNMALI
Ama eleştirmem gereken bir iki yönü var...
İlk olarak okumaya başladığımdan beri kim olursa olsun bir yazarın yaşamış olduğu kişisel deneyimlerine eserinde yer vermiş olması beni o yazardan soğutan bir durumdur. Bunu kitapta defaatle göreceksiniz.
İkinci olarak ise bir olayı anlatırken sonu gelmeden farklı olayları bağlayıp tamamen yön değiştirmesi ve kitabın belirli yerlerinde tekrar yer vermesi dışında güzel bir kitaptı benim için.
