Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Deniz Aksu

Deniz Aksu
@derinlerdee
Ölüm Orucu
28 okur puanı
Ocak 2021 tarihinde katıldı
"Dürûğ-ı maslahat-âmiz bih ez rast-ı fitne-engiz"
Reklam
MAVİ LİMAN
Çok yorgunum, beni bekleme kaptan. Seyir defterini başkası yazsın. Kubbeli, çınarlı mavi bir liman. Beni o limana çıkaramazsın...
Dünyanın En Tuhaf Mahlûku
Akrep gibisin kardeşim, korkak bir karanlık içindesin akrep gibi. Serçe gibisin kardeşim, serçenin telaşı içindesin. Midye gibisin kardeşim, midye gibi kapalı, rahat. Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim. Bir değil, beş değil, yüz milyonlarlasın maalesef. Koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sopasını sürüye katılıverirsin hemen ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye. Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, hani şu derya içre olup deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf. Ve bu dünyada, bu zulüm senin sayende. Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin, - demeğe de dilim varmıyor ama - kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Benliğin iki özelliği vardır: Kendini her şeyin merkezi hâline getirdiği için kendi içinde adaletsizdir. Başkalarına karşı ise rahatsızlık vericidir, çünkü onlara boyun eğdirmek ister. Nitekim her benlik düşmandır, diğer herkesin benliğine tahakküm etmek ister. Bu rahatsızlığı nezaketinizle ortadan kaldırabilirsiniz, ama adaletsizliği ortadan kaldıramazsınız.
Reklam
İntibaların mantığı.
Derin bir anlayışa sahip olmak, her şeyi bu anlayışa göre değerlendirmek, ama sıradan insanların diliyle konuşmak gerekir.
Kayıp gitme.
Sahip olduğumuz her şeyin kayıp gittiğini hissetmek korkunç bir şeydir.
Zaman acıları ve çekişmeleri dindirir, çünkü değişiriz. Artık aynı kişi değiliz; ne kıranlar ne kırılanlar aynı kişidir artık. Birbirine öfkelenip, iki kuşak sonra barıştırılan milletler gibi: Hâlâ Fransız’dırlar fakat aynı Fransız değildirler
değişkenlik.
İnsanlarla muhatap olurken karşımızda âdeta sıradan bir org var sanırız. Gerçekten de orga benzer insan, fakat tuhaf, değişken ve tutarsız -düdükleri mutat sırada dizilmemiş- bir orga. Sadece sıradan bir orgu çalmayı becerenler insandan ahenkli bir ses elde edemezler. Tuşların nerede olduğunu bilmek gerekir.
Gerçeği söylemek aslında söylenen kişiye yarar, fakat söyleyenlerin avantajına değildir, çünkü bu yüzden nefret edilen insanlar haline gelirler.
Reklam
Sakat bir insanın değil ama sakat bir zihnin sinirlerimize dokunması nedendir? Sakat kişi doğru yürüdüğümüzün farkındadır, ama sakat zihin topalladığımızı sanır. Bunu yapmasa, ona karşı öfke değil merhamet duyardık.
şimdi sen olsan...
dünden bugüne çektiklerin eksilmedi dedi yağmur bana eksilmeyecek dedi bugünden yarına bir hiçliğin koynunda istifham gibi büyüyeceksin sual sorduğun herşey senden sual soracak bitirdim sandığın vakit başladığını göreceksin yağmurun altında insanlar biçimsizdiler şimdi sen olsan ortalık şenlenecekti sanki birdenbire ışıklar yanacaktı oysa ben içimdeki kandili söndürecektim
Kendine acımakla kendinden nefret etmek arasında bir duygu
Yaşamdan vazgeçtim, onu incelemekten vazgeçtim, onu geldiği gibi aldım. Ve böylelikle, ilk kez, bütün yaşamım hakkında daha genel bir pişmanlık duymaya başladım: kendine acımakla kendinden nefret etmek arasında bir duygu. Yaşamımın tümü hakkında. Gençliğimin dostlarını kaybetmiştim. Sevgilimin sevgisini kaybetmiştim. Sahip olduğum hırsları terk etmiştim. Yaşamın bana çok fazla rahatsızlık vermemesini istemiş ve başarmıştım. Her şey ne kadar da acınası olmuştu.
Kendi hayat hikayemizi ne kadar sık anlatırız? Ne kadar sık düzeltmeler yaparız, güzelleştiririz, kurnazca kesintilere gideriz? Hayat uzadıkça, çevremizde hikayemize meydan okuyacak, bize hayatın bizim hayatımız olmadığını, sadece hayatımız hakkında anlattığımız hikaye oluğunu anımsatacak kişiler de azalıyor. Başkalarına ama -esas olarak- kendimize anlatılan bir hikaye.
Sayfa 103Kitabı okudu
İnsanlarla birlikte yaşamak çok zor çünkü sessiz olmak çok zor. Özellikle konuşkan bir insan için.
103 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.